Ona sadece temiz kılınanlar dokunabilir (Vakıa 79). ayet ile ilgili doğru görüş, kastedilen meleklerin ellerindeki sahideler olduğudur.
Bunun da çeşitli sebepleri vardır.
Birincisi: Bir önceki ayette meknun lafzının geçmesidir. Meknun, gözlerden saklı demektir. Bu, ancak meleklerin ellerindeki sahifelerle ilgili olabilir.
İkincisi: Ayette mutahharun geçmektedir. Allah abdestli olanları kastetseydi, mutetahhirun buyururdu. Nitekim Allah müminler için ‘Şüphesiz Allah tevbe edenleri sever, temiz olanları (mutetahhirin) de sever (1) buyurmuştur.
- Melekler mutahhar;
- Müminler mutetahhir olarak vasıflanmıştır
Üçüncüsü: Bu bir ihbardır. Nehy olsaydı, cezm sığasıyla ‘ona dokunmayın’ derdi. Haberde aslolan onun bu suretinin, bir de manasının olmasıdır.
Dördüncüsü: Bu ‘Şeytan bu Kur’an’ı getirmiştir’ diyenleri reddetme bağlamında gelmiştir. Allah bunun üzerine Kitab’ın meknun olduğunu, şeytanların ona ulaşamayacağını haber vermiştir. Nitekim Allah başka bir ayette şöyle buyurur: ‘Onu (Kur’an’ı) şeytanlar indirmedi. Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez (2). Kur’an’a ancak temiz ruhlar ulaşabilir ki, onlar da meleklerdir.
Beşincisi: Bu abese suresindeki ayetin bir benzeridir: ‘Dileyen ondan öğüt alır. O, şerefli ve sadık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir (3).
Altıncısı: Bu surenin Mekki olmasıdır. Sure, tevhidin, nübüvvet ve ahiret inancının ikrarını, Sani Teala’nın ıspatını ve kafirlerin reddini içerir. Bu mana, abdestsizin Mushaf’a dokunmasının hükmü gibi fer’i ameli bir konuyu ele almaktan ziyade maksada daha uygundur.
Yedincisi: Onunla insanların elindeki Kitap kastedilseydi, büyük bir yeminle ona yemin etmenin fazla bir faydası olmazdı. Malumdur ki, her sözün bir imkanı, karşılığı vardır. Zira herhangi bir kitapta hak veya batıl vardır. Korunmuş, şeytanın ulaşamayacağı Allah katında gözlerden saklı ve sadece tertemiz ruhların dokunabileceği bir Kitab üzerine yemin yapılması bunun aksinedir. Şüphesiz bu mana ayete daha uygun ve daha evladır
İbn Teymiyye şöyle demiştir: Lakin ayet işaretiyle Mushaf’a sadece temiz olanın dokunabileceğine delalet eder. O Mushaf, Allah’a ta’zimden dolayı sadece mutahhar olanların dokunabileceği bir Mushaf ise, bu sahifelere sadece tahir (temiz) olanların dokunabilmesi daha evla olur. Buna göre;
Yine şu örnek de lafzın sahih işaretindendir: Temiz elbise ve bedenin temiz olması namazın sıhhatinin ve ona hazırlanmanın şartıdır. Bu, ihlal edildiğinde namaz da fasid olur. Peki kalp necis olduğunda bu namaz nasıl sahih olur olabilir? Bu halde namaz kazaya düşse bile, ona nasıl hazırlık yapılabilir? Her halde namaza hazırlık yapılmalıdır. Zahir temizlik, ancak batının temiz olmasıyla tamamlanır
Yine İbn Teymiyye demiştir ki: Melekler, içinde köpek ve suret bulunan eve girmez hadisi hakkında şöyle demiştir: Yaratılmış olan meleklerin eve girmesine köpek ve suret engel oluyorsa, şehvet köpekleriyle ve suretleriyle dolu bir kalbe Allah’ın marifeti, muhabbeti, zikrinin halveti ve O’na yakınlığın ünsiyeti nasıl girer? İşte bu mana lafzın sahih işaretidir (işaret yoluyla böyle bir mana çıkarmak mümkündür)
Yine şu örnek de lafzı sahih işaretindendir: Namazda kıbleye dönmek onun sıhhatinin şartıdır. Kıble, Rabb teala’nın beytidir. Namaz kılanın bedeniyle oraya dönmesi şarttır. Peki kıblenin ve bedenin Rabbine kalbiyle dönemeyen kimsenin namazının sıhhati nasıl olacak? Bedeni Kabe’ye çevirmek; kalbi ise Kabe’nin Rabbinden başkasına döndürmek olacak iş midir? Batının arındırılmsıyla basiretin sağlamlığıyla ve hüsn-i muamele ile ulaşılabilecek bu ve benzeri sahih işaretler tespit etmek mümkündür.
Allah en iyisini bilendir
Kaynak: İbn Kayyım El-Cevziyye / Medaricu’s Salikin (Kur’ani Tasavvufun Esasları) / bkz 833-834
(1- Bakara 222) (2- Şuara 210-211) (3- Abese 12-16)