Alak Suresi: İnsanın Yaratılışı, Vahyin Başlangıcı ve Kulluk
“Oku!” emriyle başlayan bu sure, insanın yaratılışını, ilmin önemini ve Rabbine karşı sorumluluklarını hatırlatır. Alak Suresi, hem manevi derinliğiyle hem de insanı ilme, hikmete ve kulluğa yönlendiren mesajlarıyla ele alınmaktadır.
Peygamberimiz bazen Hira Mağarası’na gider, kendisini cahiliye kargaşasından uzaklaştırır ve bu meleküt alemi yaratanın önünde korkuyu ve yakini hissederek bakışını kainatın ufuklarındaki engin derinliklere salardı. O putlardan ve onlara tapmaktan kaçınır ve putların önünde merasim yapmaktan tiksinirdi. Ama bunun ötesini de kavrayamıyordu!
- Ta ki ansızın, ilginç biz oku sesi işitti, ben okuyucu değilim/okuma bilmem’ dedi.
- Bu ses tekrarlandı, aynı karşılık.
Sonra işin tamamına kulak verdi: ‘Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı alaktan (kan pıhtısı biçimini alan embriyodan) yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O (insana) kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti (Alak Suresi 1-5. ayet)‘
Bu beş ayet, Kur’an’dan peygamber kalbine inen ilk ayetlerdir. Sürenin geri kalan kısmı bundan sonra inmiştir.
İnsanı alak (embriyo)’dan yaratan, ümmiyi alim kılmaya ve Muhammed’i vahye ya da risalete muttali kılmaya da gücü yeter. Olana hayret edilmektedir. Tıpkı geçmişte İbrahim ve Musa’nın yaptığı gibi. Allah O’nu ümmeti yeniden inşa etmek için göndermiştir.
Peygamberin hayatını, kitabını, cihadını dürüst bir şekilde araştıran, Muhammed’in geniş bir saha ve azığa eriştiğini kavrar ve dünyanın O’nun erdemliği ve şahsiyeti hususunda O’na ulaşan bir imam tanımadığını yakinen görür.
İnsanın Servet (Para, Mal-Mülk) İle İmtihanı
Bir müddet sonra şu ayetler inmiştir; Hayır (Rabbinin bu kadar iyiliğine rağmen yine) insan azar; kendisini zengin (kendine yeterli) gördüğü için. Dönüş Rabbinedir (O insanın hesabını görecektir) (Alak Suresi 6-8. ayet)‘
İhtiyaç insanı zelil edebilir. Ama niçin zengin olununca azılır? İnsanın dengeli olması, küçüklük ve büyüklük yapmaması kendisine yeter. Ancak birçok insan, servet sahibi olunca diğerlerini küçümser ve hak karşısında diretir. Onların hesabı ahirettedir..
Hakikati Yalanlayanlar ve Namazdan alıkoyan Kafirler
Sure, Rabbinin ayetlerini yalanlayan ve namaz ve temizlikten alıkoyan kafiri zikretmektedir: “Gördün mü şu men edeni: Namaz kılarken bir kulu (namazdan)? Gördün mü, ya o (kul) doğru yolda olur, yahut kötülüklerden sakınmayı emrederse? (Alak Suresi 9-12. ayet)‘
Müddessir Suresi’nde bu vasıflar bir fazlasıyla zikredilmiştir: “Sizi şu yakıcı ateşe ne sürükledi? (Onlar da) derler ki: Biz namaz kılanlardan olmadık. Yoksula da yedirmezdik. (Boş şeylere) dalanlarla birlikte dalardık. Ceza gününü yalanlardık.” (Müddessir: 424-6)
Bunun üzerine Mekke’de on küsür sene Muhammed ve onun düşmanları arasında savaş sürmüştür. Mücadele, din gününe (kıyamete) kadar devam edecektir. Çünkü kafirlerin geneli, namaz ve zekatı kabul etmiyorlar. Ancak Allah’ın varlığı, O’nunla buluşma, O’nun emir ve nehyine kulak verme konusunda direnip karşı çıkıyorlar. Buna İslam gücenmiştir. Çünkü kafirler işitip itaat etmenin gereğine inanmıyorlar:
Kaynak: Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 871-872
