İslam dininde en büyük hatalardan biri, Allah hakkında ilimsiz ve delilsiz söz söylemektir. Kur’an-ı Kerim’de defalarca uyarılan bu davranış, hem iman açısından büyük bir tehlike hem de insanı yanlış inançlara sürükleyen bir günahtır. Bu nedenle Allah’ın sıfatları ve hükümleri konusunda konuşurken mutlaka sağlam dini kaynaklara dayanmak gerekir.
Sebep olduğu mefsedet açısından bunun ardından, isimleri, sıfatları ve fiilleri konusunda ilim sahibi olmaksızın Allah hakkında söz söylemek, O’nun kendi Zatını nitelediği şeylerin, Resulünün O’nun sıfatı olarak bildirdiği şeylerin aksine nitelemede bulunmak gelir. Bu tutum, yaratmanın ve emrin kendisine ait olduğu Zatın hikmetine tamamıyla zıt ve aykırı bir tutum olup Rablik ve ilahlık özelliklerini de zedelemek demektir. Eğer bu tutum bile bile sergileniyorsa, Allah katında daha büyük bir günahı ve şirkten daha çirkin bir inattır.
Rab Tealanın sıfatlarını ikrar eden müşrik, O’nun kemal sıfatlarını inkar eden muattıleden iyidir. Bu durum tıpkı bir kralın hükümranlığını kabul eden, krallığını ve hak ettiği nitelikleri inkar etmeyen ama bazı konularda o hükümdarın bir ortağının bulunduğunu düşünen kimsenin hükümdarlık özelliklerini ve kral olmasını sağlayan nitelikleri inkar edenden daha iyi olmasına benzer. Fıtratlarda ve akıllarda yer etmiş olan budur.
Kemal sıfatlarını zedelemek, kemal vasfını inkar etmek nerede; hak mabud ile kul arasına sokulmuş, hak mabudu yüceltmek amacıyla ve O’na yaklaştıracağı ümidiyle bir aracıya kulluk etmek nerede?! Yani muattıle tipi rahatsızlık, tedavisi olmayan, unulmaz bir hastalıktır!
Bununla alakalı olarak Allah Teala, muattılenin öncüsü olan firavunun, Musa (a.s)’ın Rabbinin göklerin üstünde olduğuna dair verdiği haberi inkar edişini anlatmış ve şöyle buyurmuştur: “Firavun dedi ki: ‘Ey Haman! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Musa’nın ilahını görürüm.’…”(Mumin 36-37)
İlim Olmadna Konuşmak Kişiyi Şirk’e götürebilir
Şeyh Ebu’l-Hasen el-Eş’arı, kitaplarında muattıleye karşı bu ayeti delil göstermiştir-ki daha önce geçti-. Yüce Allah hakkında ilimsizce söz söylemek ve şirk koşmak birbirinden ayrılmaz.
Dalalete götüren bidatler Allah’ın sıfatları hakkında cehalet, O’nun Kendisi hakkında bildirdiklerini ve Rasulünün O’nun hakkında bildirdiklerini inatla ve bilgisizce yalanlamak olduğu için- küfürden daha aşağıda olsalar da- büyük günahların en büyüklerinden sayılmıştır.
İblis için bu bidatler, büyük günahlar içinde en sevimli olanlardır. Nitekim seleften bir şöyle demiştir: “Bidat, iblis için masiyetten daha sevimlidir. Çünkü masiyetten dönülebilir ama bidatten dönülmez.”
İblis de şöyle demiştir: “Ademoğullarını günahlarla helak ettim. Onlar da beni mağfiret dilemekle ve ‘la ilahe illallah’ sözüyle helak ettiler. Onların bu durumunu görünce aralarına nefsi arzuları serptim. Artık günah işliyorlar ama iyi bir şey yaptıklarını zannettikleri için tövbe etmiyorlar.”
Bid’at ve Günah Arasındaki Fark
- Malumdur ki günah işleyenin zararı kendine; bidatçinin zararı ise- sadece kendine değil- herkesedir.
- Bidatçinin fitnesi dinin temeline; günah işleyenin fitnesi ise şehvete yöneliktir.
- Bidatçi, insanların sıfat-ı müstakimi üzerine oturup onları alıkoymaya çalışır, günahkar ise böyle bir tutum içinde değildir.
- Bidatçi, Rab Tealanın sıfatlarını ve kemal özelliğini zedeler; günah işleyen kimse ise böyle değildir.
- Bidatçi, Rasulullah (s.a.s.)’in getirdiğine aykırı hareket eder; günah işleyen kimse ise böyle gibi bir tutum içinde değildir.
- Bidatçi, insanların ahirete giden yollarını keser; günah işleyen kimse ise günahları sebebiyle bu yolda yavaş ilerler.
Kaynak: İbnu’l Kayyım el-Cevziyye / ed-Dua ve’d Deva (Kalbin İlacı) / bkz: 299/301
