1. Anasayfa
  2. Vaazlar

Allah Rızka Kefildir. O Zaman Endişe Etme


“Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki onun rızkı Allah’a ait olmasın. Allah her canlının hayatını geçirdiği yeri de, öleceği yeri de bilir. Bütün bunlar apaçık bir kitaptadır (1)” ve bir başka ayet-i celile de ise; “Ve yeryüzünde yürüyen nice hayvanlar vardır ki, rızkını taşımıyor. Onları da sizleri de Allah Teala rızıklandırır Ve o, hakkıyla işiticidir, bilicidir (2)” buyurmakta ve rızık endişesinde şüpheye ve korkuya düşmemeniz konusunda kullarını uyarmaktadır.

“Gerçekten rızık işi halkın ekserisi için büyük bir gailedir. Onları zahmete sokar. Kalplerini meşgul eder. Üzüntülerini artırır. Ömürlerini zayi eder. Günahlarını artırır. Onları Allah Teala’ya itaatten alıkoyup dünyaya ve mahlukata hizmet etmeye sevk eder. Böylece dünyada gaflet, zulmet, zorluk, çetinlik, mihnet ve zillet içinde yaşarlar. Eğer Allah (c.c) fazlıyla merhamet etmez ise; önlerinde helal için hesan, haram için azab bulunan ahirete iflas etmiş olarak giderler.

Bak ki Allah (c.c) geçim hususunda ne kadar ayet inzal etti ve ne kadar kulun rızkına vaad, tekeffül ve yemin ettiğini hatırlattı (3)” Madem yüce Allah kulunun rızkına kefil olmuştur “Ve onu hiç hatırına gelmeyen bir yerden rızıklandırır ve her kim Allah’a tevekkül ederse artık O, ona kafidir (4)” buyurmuştur;

Madem Allah senin rızkına kefil olmuştur ve bunu üzerine almıştır; Sende sana yüklenen görev ve sorumlulukların farkında olacaksın, Allah’a kulluk bilinci ve şuuru içinde hareket edip, emirlerine uyup yasaklarından uzak duracaksın.

Nitekim bir başka ayet-i celile de rızık ile kulluk beraber zikredilmiş ve “Kendilerini açlıktan kurtarıp doyuran,  korkudan emin kılan Rab’lerine kulluk etsinler! (5)” şeklinde buyurmuştur.

Evet yüce Allah rızkının kuluna kefil olmuştur ancak eğer kulunun günahları haddi zatında fazlalaşırsa, kulluk dairesinin dışına çıkıp da gaflet ve dalalet içinde hareket edecek olursa eğer bu seferde yüce Allah onu geçim sıkıntısı ile cezalandırır. Bu cezalandırma belki günahlarının bir kısmına kefaret olabilir. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki bu cezalandırma yani kişinin rızık konusunda sıkıntı çekmesi ve darlık yaşaması kimi için rahmet üstüne rahmettir; kimisi içinde zahmet üzerine zahmettir. Bu kişinin tevekkülünü ilgilendiren bir mesele olduğu için sadece hatırlatıp geçmekle yetinmek en doğrusu olacaktır.

Nimeti nimet verenden değil de ona vesile olandan bilmek Allah’ı -haşa- ikilemektir. Evet her ne kadar senin rızık konusunda birileri vesile oluyorsa da; onlara teşekkür etmek borcun olsa da o kişiye kul köle olman ve tüm bu nimetleri ondan bilmek haşa Allah’a şirk koşmaktır.

Çünkü “Peki, Allah size ihsan ettiği nasibi alıkorsa, sizi başka rızıklandıracak kimmiş? Doğrusu, onlar azgınlık ve nefret içinde diretmektedirler (6)” ve bir başka ayette ise “Allah, insanlara rahmetten neyi açarsa sonra onun için tutacak yoktur ve neyi tutarsa artık bundan sonra onu salıverecek yoktur. Ve azîz hakîm olan O’dur (7)” şeklinde buyurmaktadır.

Resulüllah (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde “Eğer siz Allah’a gerçek şekliyle ve hak ettiği gibi tevekkül edecek olursanız, sabahleyin kursağı boş giden, akşamleyin kursağı dolu olarak dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı.” şeklinde buyurmaktadır. Evet belki bizler avam tabakasından olanlar için; karnını doyurmak için çalışıp çabalamak gereklidir. Çünkü bir şeyleri gerçekleştirebilmek için önce harekete geçmek gereklidir. Nasıl ki senin hayatta kalman oksijene, nefes almana bağlıdır, bunu da o şekilde düşünün.

Hz Ali (r.a) rızkınızın genişlemesini ve rızık konusunda da darlık çekmemeniz için “Rızkın inmesini sadakayla isteyin” şeklinde buyurmaktadır.

Yüce Allah “Şu bir gerçektir ki ey insanlar, Biz sizi dünyaya yerleştirip orada size hakimiyet verdik! Orada sizin için birçok geçim vasıtaları yarattık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz! (8)”

Vüheyb b. el-Verd el-Mekki şöyle derdi: Gök bakır, yer demir olsa bile rızık için tasalandığımda kendimi şirkte zannederim. Denir ki: Her kim yarının rızkına bugün sahip iken daha sonraki günün rızkının tasasını çekerse, amel defterine günah yazılır.

O zaman; “Ey insanlar! Allah’ın üzerinizde olan nimetini hatırlayınız. Allah’tan başka sizi göklerden ve yerden rızıklandıran bir Hâlık var mıdır? O’ndan başka ilâh yoktur. O hâlde nereden döndürülmüş oluyorsunuz? (9)”

Yazıyı sonlandırırken diyorum ki; Seni yaratan senin rızkına kefil olmuşken ve senin yaratılma gayen Allah’a kulluk iken; sen nasıl olur da seni yaratana ve sana rızık veren o büyük Zat’a asi olursun ve emir ve yasaklarına aykırı davranırsın?

Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam….

İsmail Ekinci

(1-Hud Süresi 6) (2-Ankebut Süresi 60) (3-İmam Gazali / Abidler Yolu – Minhacü’l Abidin- / bkz: 206) (4-Talak Süresi 3) (5-Kureyş Süresi 4) (6-Mülk Süresi 21) (7-Fatır Süresi’2);(8-A’raf Süresi’10) (9-Fatır Süresi 3)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir