Hep birden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölük bölük olmayın
Havasın sarılması kopma ile olur. Bu da iradesini sıkıca korumak, halka karşı son derece ahlaklı olmak, düşünce olarak onlardan alakasını tamamen kesmektir. İşte kopmaz kulpa (el-urvetu’l-vuska) yapışmak budur.
Yani bu üç şey,
- Nefsi arzularından korumak,
- İradesini korumak,
- Onu masivadan çekip kurtarmaktır.
Havasın Allah’a sarılmasını tarif ederken bahsetmiş olduğu ikinci husus halka karşı son derece güzel ahlaklı davranmaktır. Tasavvufun esası da budur. Tasavvuf ahlaktan ibarettir. Kim senden daha iyi ahlaklı olursa, o senden tasavvufta daha ileri demektir
Ahlak güzelliği ve ahlaki faziletlerle temizlenmiş nefs, kişinin kalbinin genişliğine, gönül zenginliği ve karakterine delalet eder. Bu vasıfta olan kişi ıstıraplardan korunur, acılara tahammül eder, rahat bulur. Sağ yüzüne bir tokat vurulursa sol yüzünü çevirir, gömleğini zorla alana cübbesini verir, bir mil kendisiyle alay edenle iki mil daha yürür. İşte bu hal onun nefsinin zevk ve arzularından kurtulduğunun bir alametidir.
Düşünce itibariyle alakayı tamamen kesmeye gelince, bu kişinin masiva ile alakalarını kesmeye tam bir kararlılık göstermesi, bu tür alakaları dış ve iç dünyasında terk etmesidir.
Gerçek şudur ki; bu noktada asıl olan iç dünyasındaki alakaları koparmaktır. İnsan bu iç alakalarını kestikten sonra dış dünyasındaki alakalar kendisine bir zarar vermez.
Şayet dünya malı elinde olur da kalbinde bulunmazsa, çok dahi olsa, ondan bir zarar görmezsin. Ancak kalbinde mevcut olursa, elinde hiçbir dünya malı olmasa bile, ondan zarar görürsün.
Rivayete göre Ahmed b. Hanbel’e; İnsan elinde bin dinar parası olduğu halde zahid olabilir mi? diye sorulmuş
O da şu cevabı vermiştir: Evet bir şartla olur; arttığında sevinmez, eksildiğinde üzülmez.
Keza Süfyan Sevri’ye; Mal, mülk sahibi kimse zahid olur mu? diye sorulmuş,
O da şu cevabı vermiştir: Eğer malı mülkü artınca şükreder, eksilince yine şükreder ve sabrederse evet olur
Zahiri manada mal mülkten alakayı kesme şu iki halde gerekli olur :
Birincisi dini bakımdan bir zarar görmesinden endişe edilirse,
İkincisi önemli bir maslahat olmazsa. Burada önemli olan, kişinin ilerlemesine mani olan diken gibi alakaları, şehvet ve şüphe dikenlerini söküp atmaktır. Bundan sonra kalbin alaka duyduğu diğer şeyler herhangi bir zarar vermez.
Kaynak: İbn Kayyım El-Cevziyye / Medaricu’s Salikin (Kur’ani Tasavvufun Esasları) / bkz 422-423