1. Anasayfa
  2. Vaazlar

Allah’ın Koyduğu Cezaları Kaldırıp Beşeri Cezaları Uygulamaya Başlayınca…..


İlahi bilgi; ibadetler, miras, haddler ve kısas hükümlerini koymada tek kaynaktır ve bu bilginin olduğu yerde hiçbir görüş, kıyas veya maslahata yer yoktur.

Peş peşe gelen bütün dinlerin mensupları da bu hakikati sürekli birbirlerinden miras olarak almışlardır. Fakat bazen bu kimselerin heva ve arzularının galebe çalması ve işitme ve itaat etme ilkesinin zayıflaması sebebiyle, bu hakikatten saptıkları da olmuştur.

Can, mal ve namus üzerine işlenen suçların geride bıraktğı izler, çok tehlikeli olmaktadır. İşte bu sebeple, bu tür suçların cezalarını bizzat Allah (c.c.) koymakta ve hiçbir kimsenin görüş ve içtihadına yer bırakmamaktadır. Eğer Allah Teala bu tür suçların cezalarını insanlara bıraksaydı, onlar kendilerine farz olan bir hükmün tatbiki hususunda bile gevşeklik gösterecekler ve hiçbir faydası olmayan başka hükümler uydurarak İlahi hükümlerin yerine geçireceklerdir.

İnsanoğlu bir kanun koyarken, suçlunun yerine kendisini koyuyor, dolayısıyla suçun şiddetini hafifletme yoluna gidiyor, sonuçta da kendi istek ve arzusu, Hakkın önüne geçiyor. Şayet suçlunun yerine kendilerini koymasalar bile, kendi çocuklarını ve akrabalarını koyuyorlar. Sonuçta da cezanın hafifletilmesine ve suçlulara merhamet etmeye meylediyorlar.

Belki de sosyal çevrelerde, zayıf ve güçsüzü azarlama ve güçlü kimselere karşı da hoşgörülü olmanın bu hususta büyük etkisi vardır. Zira önceki semavi dinlere mensup kişiler arasında böylesi bir durum yaygın hale gelmişti.

Bu hususta Resûlullah (s.a.v) şöyle buyuruyor; “Sizden önceki toplumlardan bazılarının helak olmasının sebebi şuydu; Şayet onlardan ileri gelen şerefli birisi hırsızlık yaparsa onu bırakıyorlar ve had cezası uygulamıyorlardı, ama zayıf ve güçsüz bir kişi hırsızlık yaptığında ise hemen ona had cezası uyguluyorlardı. Allah (c.c)a yemin olsun ki, Muhammed’in kızı Fatıma da hırsızlık yapmış olsaydı, onun da elini keserdim.

Ehl-i Kitap arasında öyle gelişmeler oldu ki, hırsızlığa karşı verilen el kesme cezasını uygulamadılar ve kasıtlı olarak unuttular. Bunun yerine değişik miktarlarda hapis cezası koydular ki, bu cezalar da hırsızlık suçunun önü alınamaz hale getirdi. Üstelik bu yeni ceza yasaları, Allah (c.c.)’ın koyduğu yasalardan daha üstün ve daha adil kabul edildi. Aynı şekilde diğer birçok suçun cezası da değiştirildi ve sonuçta iş, tüm had cezalarını ortadan kaldırmaya kadar vardı.

Toplumların durumlarını ve o toplumlarda suç işleyenlere karşı verilen cezaları tek tek incelediğimde, birçok maddi ve manevi kayıplar gördüm; O toplumların emniyeti bozulmuş, malları ve namusları kaybolmuş ve birçok felaketlere maruz kalmışlardı.

Bu araştırmalarım sonucunda Hz. Peygamber (s.a.v)’in şu sözlerini daha iyi miladım: Yeryüzünde Allah (c.c.)’ın hadlerinden birisinin uygulanması, insanların üzerine otuz gün yağmur yağmasından daha hayırlıdır

Uzakta ve yakında Allah (c.c.)’ın hadlerini uygulayınız ve bunları uygularken de hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayınız

Kaynak: Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 121-122

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir