1. Anasayfa
  2. Vaazlar

Ben Sana Emretmişken Seni Secde Etmekten Alıkoyan Nedir (A’raf Süresi 12. Ayetin Tefsiri)?


Peki bu soruya sen ne cevap verdin?

  • O göklerin, yerin ve o ikisinin arasında olan her şeyin Rabbidir (Meryem Süresi 65)
  • Kendilerini açlıktan kurtarıp doyuran, korkudan emin kılan Rab’erine kulluk etsinler! (Kureyş Süresi 4)” buyurmasına rağmen insan Allah’a değil kula kulluğu tercih ettiler.
  • Bana dua edin ki size karşılık vereyim. Zira Bana ibadet, yani dua etmeyi kibirlerine yediremeyenler, zelil ve rezil olarak cehenneme gireceklerdir (Mü’min Süres 60)” buyurmamış mıydı?.
  • Halbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri emredilmişti (Beyyine Süresi 5)”
  • Gece ve gündüzü yaratıp sürelerini belirleyen, Allah’tır. O sizin bu gece ibadetini gözetemeyeceğinizi bildiği için, lütuf ve merhametiyle size yeniden bakıp muaf tuttu (Müzemmil Süresi 20)

Evet yüce Allah kullarına lütuf ve ikramda bulunmuştur ki namazı geceye değil de gündüze bölerek belirli vakitlerde farz kıldı. ama bundan bile yoksun kaldınız. Yok işim vardı, yok dişim ağırdı, yok patron izin vermedi, yok bilmem ne gibi mazeretler öne sürerek ve bu mazeretlerin arkasına gizlenerek insanoğlu namazdan uzaklaştı.

Oysa yüce Allah namazı gündüze değilde geceye bölseydi ki bundan dolayı da kimse neden geceye farz kıldın diyerekten Allah’ı sorgulayamazdı; bu seferde keşke gündüz olsaydı çok rahat kılardık yada eksiksiz yerine getirirdik diyerekten bunu beğenmemezlik yapardınız.

Oysa yüce Allah Teheccüt namazını yani sizin deyiminizle gece namazını Allah Resulüne farz kılmıştı ve ashabı da kendisiyle beraber bu namazı kılıyordu. ancak yüce Allah kendilerinde olan bu azim ve kararlılığı görünce farz olan teheccüt namazını nafile ibadetler safında barındırdı ve farz ibadeti olmaktan çıkardı.

Sahiden Allah sizi imtihan etmek için göndermesine rağmen, siz Allah’ı mı imtihan etmeye kalkışıyorsunuz?

  • Şüphe yok ki, insan elbette çok nankördür (Hacc Süresi 66)
  • Fakat nankörlük etmekle onlar Bize değil, kendilerine yazık ediyorlardı (Bakara Süresi 57)

Peygamberimiz (s.a.v); Kul ile şirkin arasında namazın terki vardır ve başka bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (s.a.v); Bizimle onlar (müşrikler, kafirler) arasındaki ahit (fark) namazdır. Dolayısıyla kim onu terk ederse küfre düşmüş olur buyurmaktadır.

Yüce Allah’a sadece namazla kulluk edilemeyeceği aşikardır, ancak şurası da bir hakikattir ki namazsız bir kulluğun gerçekleşmesi de  imkansız olmasa da çok zordur. Tabi ki doğrusunu ancak Allah (c.c) bilir.

“Hud Süresi yedinci ayet-i celile de: O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için…….. şeklinde buyurmuştur. İbn Kesir bu ayet-i celileye şöyle bir açıklık getirmiştir:

Ayette hanginizin ameli daha çok olacağı değil, hanginizin amelinin daha güzel olacağı buyrulmuştur. Bir amelde sadece Aziz ve Celil olan Allah için yapılmadıkça ve Resulüllah (s.a.v)’in şeriatına uygun olmadıkça güzel olamaz. Bir amel bu iki şarttan birini bulundurmazsa geçersiz olur ve boşa gider (İbn Kesir Tefsiri / C:5 / bkz: 426)” ve yukarıda da belirtildiği üzere başka bir ayet-i celile de yüce Allah

“Zira Bana ibadet, yani dua etmeyi kibirlerine yediremeyenler, zelil ve rezil olarak cehenneme gireceklerdir (Mü’min Süresi’60)” şeklinde uyarmakta ve tehdit etmektedir.

Rivayet edilen bir hadis-i şerif de Allah Resulü (s.a.v) başına bir dert ve sıkıntı geldiğinde farz namazların haricinde nafile namaz kılardı.

İnsanların şu anda içinde bulundukları psikolojik bunalım, hayata küsmek, hayatı bir hiç olarak görmek vs vs neyin eseri?

İşte siz (biz) böyle Haktan uzaklaşacak olursanız, alnınız secdeye gitmezse eğer, Yüce Allah’da sizi sizden uzaklaştırdığı gibi sizi de kendisinden de uzaklaşmanız için size yardımda bulunur ki buda bir ayet-i celile de şöyle geçmektedir

  • Sakın şunlar gibi olmayın ki onlar Allah’ı unuttukları için, Allah da kendi öz canlarını kendilerine unutturdu (Haşr Süresi 19)
  • “Hud Süresi 114. ayet-i celile de: Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir……… buyrulmuştur.

Yani yapılan iyilikler geçmişteki günahları yok eder. Resulüllah (s.a.v) Hiç bir Müslüman yoktur ki bir günah işlesin, ardından abdest alıp iki rekat namaz kılsın da günahı bağışlanmasın”

İmam Ahmed b. Hanbel,H z Osman (r.a)’ın kölesi Haristen şöyle nakleder: Osman (r.a) bir gün oturdu, bizde yanına onunla oturduk. O sırada müezzin de geldi. Osman (r.a) bir kap su istedi. Sanıyorum onda iki avuç dolusu kadar su vardı. Onunla abdest aldı sonra şöyle dedi: Ben Resulüllah (s.a.v)’i şu abdestim gibi abdest alırken gördüm.

Kim benim bu abdestim gibi abdest alır, sonra kalkıp öğle namazını kılarsa, onunla sabah namazı arasındaki yapılanlar bağışlanır. Sonra ikindi namazını kılarsa onunla öğle arasındaki yaptığı hatalar bağışlanır. Sonra akşam namazını kılarsa onunla sabah namazı arasındaki hataları bağışlanır. Sonra yatsı namazını kılarsa onunla akşam namazı arasındaki hataları bağışlanır. Sonra belki de geceyi rahat ve nimet içinde geçirir. Sonra kalkıp abdest alır ve sabah namazını kılarsa onunla yatsı arasındaki günahları bağışlanır. İşte bunlar günahları silen iyiliklerdir

Nitekim geçen rivayette; Kabü’l Ahbar (r.a) diyor ki; Aziz ve celil olan Allah Hz Musa’ya (a.s) indirmiş olduğu metinlerin bir yerinde şunları okumuştum: Ya Musa! Muhammed ümmetinin kılacağı iki rekat namaz var ki -bu sabah namazıdır- bu namazı kim kılarsa bir gece ve bir gündüzlük günahları affedilir ve Benim garantim altına girer.

Ya Musa!

Muhammed ümmetinin kılacağı dört rekat namaz var ki -bu öğle namazıdır- bu namazı kılanlara birinci rekat için mağfiret verir, ikinci rekat için amel terazisinde sevaplarının kefesini baskın kılar, üçüncü rekat için kendileri için tespih ve istiğfar edecek melekler görevlendirir ve dördüncü rekat için önlerine gök kapılarını açarım da kendilerini cennet hurileri karşılar.

Ya Musa!

Muhammed ümmetinin kılacağı dört rekat namaz var ki -bu ikindi namazıdır- kim bu namazı kılarsa göklerdeki ve yeryüzündeki tüm melekler kendisi için istiğfar eder. Tüm meleklerin adına istiğfar yaptıkları kimseye de Ben asla azap etmem.

Ya Musa!

Muhammed ile ümmetinin güneş batarken kıldıkları üç rekat namaza karşılık onların önlerine gök kapılarını açarım da istedikleri her şeyi yerine getiririm. Ya Musa! Muhammed ümmeti şafağın batışı sırasında dört rekat namaz kılınca, bu namaz onlar için dünya ile dünyadaki her şeyden daha hayırlı olur ve onlar bu namazı kılınca analarından doğdukları ilk günkü gibi tüm günahlarından sıyrılırlar.

Ya Musa!

Muhammed ümmeti benim emrettiğim gibi abdest aldıkları zaman, üzerlerinden düşen her damla karşılığında, kendilerine yerle gök arası genişliğinde bir cennet bağışlarım

“Enfal Süresi 2 ayet-i celile de: Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen………. şeklinde buyurmaktadır.

İbn Abbas (r.a): Münafıklar Allah’ın farzlarını yerine getirirlerken kalplerine hiç bir şey girmez. Allah’ın (c.c) ayetlerinden hiç birine inanmazlar. Allah’a (c.c) tevekkül etmez, insanların gözlerinden uzakta olduklarında namaz kılmaz, mallarının zekatını vermezler.

İşte Allah (c.c) onların Mümin olmadıklarını bildirdi, sonra müminlerin niteliklerini anlatırken şöyle buyurdu: Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, o yüzden farzlarını eda eden, kendilerine Allah’ın ayetleri okunduğunda imanlarını, inançlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen, başka hiç kimseden umut beklemeyen kimselerdir

“Onlardan sonra hayırsız bir nesil geldi ki bunlar kitaba (Tevrat’a) varis oldular, ama ayetleri tahrif etme karşılığında şu değersiz dünya metaını alıp “Nasılsa affa nail oluruz!” düşüncesiyle hareket ettiler. Af umarken bile, öbür yandan yine gayr-ı meşru bir meta, bir rüşvet zuhur etse, onu da alırlar. Peki onlardan, Allah hakkında gerçek olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kitapta mevcut hükümler uyarınca söz alınmamış mıydı? Ve kitabın içindekileri ders edinip okumamışlar mıydı? Halbuki ebedi ahiret yurdu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız? (A’raf Süresi 169)”

Ancak şunu da aktarmadan geçmek istemiyorum ki;

  • Abdullah b. Ömer buyurur ki: Kambur oluncaya kadar namaz kılsan ve kıl gibi incelinceye kadar oruç tutsan, haramdan sakınmadıkça faydası olmaz
  • Vehern b. Sürebbi diyor ki; Yüce Allah buyuruyor ki: “Sarhoş iken söylediğinizi bilip anlayıncaya kadar namaza yaklaşmayın (Nisa Süresi’43)”.

Bu ayetin anlamı açıktır; Sadece içkiden değil, dünya uğraşlarından sarhoş iken de namaza yaklaşmayın diyor. Zira Yüce Allah arkasından Söylediğinizi bilip anlayıncaya kadar’ şartını koymuştur. Nice namaz kılanlar var ki, içki içmedikleri halde dünya ile çok meşgul olmaktan namaz da ne okuduğundan haberi yoktur

Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam….

İsmail Ekinci

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir