Allah’ın Mescitlerini Kimler İmar Eder?
Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder
Peygamberimizin Cami İnşasına Verdiği Önem
Sevgili Peygamberimizin Hicreti esnasında daha Medine’ye varmadan Kuba Mescidini, Medine’ye ulaşınca da ilk iş olarak da Mescid-i Nebevi’yi bizzat çalışarak ve teşvik ederek inşa etmeleri, dinimizde cami ve cemaate verilen önemi ortaya koymaktadır.
Camilerin İslam’daki Yeri ve Önemi
Değerli Müminler…
Kalplerimize nur, gönüllerimize huzur ve mutluluk bahşeden yüce dinimiz İslam; Müminler arasında sevgi, saygı, kardeşlik ve dayanışma bilincinin gelişmesi için evrensel prensipler getirmiş, bu konuda çeşitli müesseselerin oluşturulmasını öngörmüştür. Bu müesseselerin başında da camiler gelmektedir.
Muhterem Müslümanlar….
Yüce Rabbimiz hutbemin başında okuduğum Tevbe süresinin 18. ayetinde; Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur buyurarak ihtiyaç olması halinde; Müminleri Cami ve Mescitleri inşa etmeye ve onarmaya teşvik etmiştir.
Cami ve Cemaat: Manevi Dirilişin Adresi
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’de Mescitler, Allah’a en sevimli olan mekanlardır hadis-i şerifleriyle Cami ve mescitlerin önemine dikkatlerimizi çekmiştir.
Camiler; Günde beş kez okunan ezanlarla ilahi çağrının yapıldığı yerlerdir. İnsanlar bu çağrıyla tevhide, namaza, kurtuluşa, huzura ve manen dirilişe davet edilirler.
Şüphesiz insanları manen diri tutacak, gönüllere huzur ve mutluluk bahşedecek yegane reçete, Allah ve Resulünün hayat yüklü mesajlarında mevcuttur.
Günde beş defa ezan sesine kulak vererek camilere koşup kulluk görevlerini yerine getiren müminler; her namaza duruşlarında Allah’ın huzurunda bulunmanın manevi zevkine ererler.
Cami ve Cemaat: Manevi Dirilişin Adresi
Değerli Müminler….
Kürsülerinden yapılan vaazlar ve minberlerinden okunan hutbelerle camiler; edep, terbiye, sevgi, saygı, hak ve hukuk anlayışının kazandırıldığı ilim ve irfan ocaklarıdır.
Camilerden aldığımız hikmet ve bilgilerle, kulaklarımıza ve gönüllerimize fısıldanan ilahi mesajlarla hırsı, kin, hased-gıybet, iftira gibi her türlü kötü duygu ve düşüncelerden arınmayı; israf, haksızlık, içki, kumar, fuhuş gibi haram günahlardan uzak kalmayı öğrenir; Böylece Rabbimizin sevdiği ve razı olduğu müminlerden oluruz.
- Camiler, bulundukları yörenin sosyal hizmet ve ilişkilerinde, devamlı ışıldayan ve çevresini aydınlatan birer kandil gibidirler.
- Camilerde toplanan müminler; Allah’ın huzurunda birlikte kıyama durur, secdelere kapanır ve gerçek kardeşlik duygusunun tadına varırlar.
- Camilerden çıkışlarında da birbirleriyle görüşür, sevinçlerini paylaşır, dertlerine ortak olur ve problemlerine karşılıklı olarak çözüm bulmaya çalışırlar.
Aziz Müminler….
Sevgili Peygamberimiz, müminleri daima cemaat olmaya teşvik etmiş, hatta mazeretsiz olarak cemaate gelmeyenleri kınamıştır.
Cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan daha faziletli olduğunu ifade etmiş, evinde abdest alarak Allah’ın farz kıldığı namazlardan birini eda etmek için mescide giden kimsenin attığı her adımın günahlarının silinmesine ve derecesinin yükselmesine vesile olacağını belirtmiştir.
Ecdadımız, işte bu inançla camiler inşa etmiş, namazlarını da cemaatle kılmaya özen göstermişlerdir. Zira camilerin ziyneti, cemaattir.
Camilere cemaat olmak, yüce yaratana misafir olmaktır.
Öyleyse, camilerin ortak kalbimiz olduğunu, oralarda hayat varsa, bizlerde de hayat olacağını bilelim. Bunalan, sıkılan, umutsuzluğa kapılan gönüllerimizin, ruhlarımızın, camilerin manevi havasıyla bir dinamizm ve canlılık kazanacağını unutmayalım.
Bu itibarla camilerimizin maddi ve manevi anlamda imarına gayret edelim.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Minberde Öğütler / bkz: 50-52