1. Anasayfa
  2. ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ

Çocuklarda Dikkat Eksikliği & Hiperaktivite


Dikkat eksikliği ve hiperaktivite

Çoğu anne baba, çocuklarında daha küçük yaşlarda gördükleri hiperaktiviteyi ciddiye almaz, üstelik bunu aşırı zeka belirtisi olarak değerlendirirler. Ancak çocuk okula başladıktan sonra öğretmenin şikayeti üzerine durumun ciddiyeti ortaya çıkar. Buna rağmen çoğu anne baba hiperaktiviteden kaynaklanan dikkat eksikliğinin getirdiği problemleri kabullenmek istememekte, öğretmenin çocuğu idare edemediğini ileri sürmektedir.

Bu rahatsızlık, nöropsikiyatrik, yani beyne bağlı bir bozukluktur. Araştırmalar her yirmi çocuktan birinin hiperaktif dikkat eksikliği sendromuna maruz olduğunu göstermektedir. Bir başka deyişle, anaokulu ve ilkokuldaki her sınıfta en az bir hiperaktif dikkat eksikliği sendromu yaşayan çocuğa rastlamamız mümkündür.

Bu sendroma yol açan sebepler tam bilinmemektedir. Yaygın kanaate göre, buna beyindeki nörokimyasal madde eksiklikleri sebep olmaktadır. Motor yani hareketle ilgili davranışlar ve zihinsel faaliyetler beyindeki çeşitli bölgelerin nöron ağları üzerinden bilgi alışverişi yapması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Nöronlar arası iletişimi sağlayan kimyasal maddelerdeki bozukluklar ve eksiklikler bölgeler arasında bilgi akışını aksattığı için çocuk hareketlerini kontrol edememekte, gerekli zihinsel faaliyetleri sürdürememektedir.

  • Birincisi ilaç tedavisi,
  • İkincisi öğretmen ve ailenin içinde yer aldığı davranış terapisidir.

Bir yandan ilaç tedavisi ile eksik nörokimyasalları tamamlamaya ve beyindeki hücrelerin daha aktif çalışmasını sağlamaya çalışırken, diğer yandan çocuğun psikolojik bozukluklar yaşamaması için anne babanın ve öğretmenin nasıl davranması gerektiği üzerinde durulmaktadır.

Okul öncesi dönemde her çocuk hareketlidir. Hareket büyük ve küçük kas gelişimi için gereklidir. Ayrıca, çocuk deneme-yanılma yoluyla hızlı bir öğrenme süreci içindedir. Bu doğal hareketliliği hiperaktivite ile karıştırmamak gerekir. Hiperaktivitenin belirtileri çok daha başkadır ve çoğu kez dikkat eksikliği sendromu ile birlikte görülür.

  • Sınıfta sırasından sık sık kalkar, kımıldamadan yerinde oturamaz.
  • Ellerini ve ayaklarını durmadan sallar, sağa sola dönüşler yapar.
  • Yemek masasından birkaç defa kalkmadan yemeğini bitiremez.
  • Sürekli koşar, tırmanacak hedefler arar.
  • Toplu oyunlarda, oyunu kurallarına göre sürdüremez, kişisel davranır.
  • Motor takılmış gibi yerinde duramaz.
  • Sürekli konuşur.
  • Soru sorduğunuzda, daha sorunuz bitmeden o cevap vermeye başlar.
  • Sırasını beklemekte zorlanır.
  • Karşısındaki kişinin sözünü keser.
  • Dikkatsizce hatalar yapar, detaylara giremez.
  • Derse veya bir işe yoğunlaşmakta zorlanır.
  • Yapılması gerekenler söylendiği halde sırayı takip etmekte zorlanır.
  • Yapılması gereken işleri planlamakta ve tamamlamakta zorlanır.
  • Baştan sona zihinsel çaba gerektiren işlerden ve ödevlerden nefret eder.
  • Sürekli olarak ders araçlarını (kalem, silgi, cetvel vb.) kaybeder.
  • Dikkati kolayca dağılır. Okuduğu bir parçanın sonuna geldiğinde başını unutur, tekrar okumak zorunda kalır.
  • Kendisiyle konuşan kişinin sözünü tamamlamasını bekleyemez, dikkati başka şeylere kayar.
  • Başladığı bir işin sonunu getiremez, çabuk sıkılır.
  • Yazı yazarken ilk bir kaç dakika düzgün yazar, sonra yazısı bozulmaya başlar.
  • Yukarıda sıralanan belirtiler altı yaşından önce ortaya çıkmış olmalıdır.
  • En az altı ay süreyle devam ediyor olmalıdır.
  • Hem evde, hem okulda aynı zorlukları yaşıyor olmalıdır.
  • Bu zorluklar sebebiyle öğretmeninden ve arkadaşlarından sık sık uyarı ve şikayet alıyor olmalıdır.
  • Yaşadığı hiperaktivite ve dikkat eksikliği sebebiyle ödevlerinde eksiklik ve sınavlarda fazla başarı gösterememe olmalıdır.

Zor geçen bir ameliyattan ve ateşli bir hastalıktan sonra görülen aşırı hareketlilik ve dikkat bozukluğunun hiperaktif dikkat bozukluğu sendromuyla karıştırılmaması gerekir. Bu sendrom, aslında çocuk yürümeye başladığı andan itibaren görülmeye başlanan bir rahatsızlıktır.

  • Motor takılmış gibi oradan oraya koşturur, yorulmak bilmez. Anne, “Sadece onu izlemek bile beni yoruyor” der.
  • Çocuk yaşıtlarına göre daha hareketlidir. “Dur, yapma, yavaş ol” emirlerini yerine getiremez.
  • Azarladığınız veya ceza ile tehdit ettiğiniz zaman hareket etmemeye çalışır, ama beceremez, içindeki dürtüye yenik düşer. Yemek sofrasında bile hareketsiz duramaz
  • Yaşıtları kadar sabırlı değildir, dikkatını uzun süre bir oyuna veremez, oyunun kurallarına uymaz, içinden geldiği gibi davranır. Bu yüzden adı oyunbozana çıkar.
  • Kendinden daha küçük çocuklarla oynamayı tercih eder.
  • Okula başladığı zaman yaşından beklenen olgunluğu ve uyumu gösteremez, hep çocuksu davranır.
  • Sabır, irade ve dikkat isteyen işlerden sıkılır, devam etmek istemez.
  • Hiperaktif çocuk, davranışlarının sonuçlarını düşünmeden hareket ettiği için sık kaza yapar, yarası beresi eksik olmaz.
  • Kafasına koyduğu şeyi yapmadan duramaz. Arabada giderken pencereyi açmak veya balkondan sarkıp aşağıya bakmak istediği zaman, ancak kolundan tutarak onu durdurabilirsiniz.

Bu sendromun belirtilerini tamamen ortadan kaldıran bir tedavi şekli henüz bulunamamıştır. Mevcut imkanlarla belirtilerin en aza indirilmesi hedeflenmektedir. Yukarıda kısmen temas ettiğimiz gibi, ilaç tedavisi ile beyin kimyası desteklenip belirtiler aza indirilmeye çalışılırken, aynı zamanda sıkı bir davranış terapisi de uygulanmaktadır.

  • Sevgi
  • Kurallar
  • Kas egzersizleri.

Sevgi karşılıksız ve pazarlıksız verilmelidir. “Uslu durursan seni severim” veya “Eğer sevgimi kazanmak istiyorsan oturup dersini bitirirsin” gibi ön şartlar ileri sürülmemelidir.

  • Kendilerine güvenleri çok zayıftır.
  • Söz dinlemez kötü çocuk olduklarını düşünürler.
  • Sevilmeyen ve kendisini kötü hisseden bir çocuk için den iyi şeyler yapma isteği duymaz.

Anne baba, kendilerini üzecek ne yapmış olursa olsun, çocuğa sevgilerini sözleriyle ve davranışlarıyla belli etmelidir. Anne ve baba, hiperaktif çocuğa hangi davranışların doğru hangilerinin yanlış olduğunu açıklamalı; doğru davranışlarını destekleyerek güven aşılamalıdır.

Yanlış bir davranışta bulunmak üzere olduğu zaman uyarılmalı, isterse bu davranıştan vazgeçebilecek güçte olduğu söylenmelidir.

Çocukla birlikte oyun oynamalı, oyunun kurallarına göre davranması sağlanmalıdır. Ders çalışırken veya ödev yaparken çalışma süreleri birlikte kararlaştınlmalı, süre dolunca mola verilmelidir.

Mesela; dikkatini 10 dakika yoğun tutabilen hiperaktif bir çocuğun bunu 12 dakikaya çıkarması hedeflenmeli, arkasından mola verilmelidir. Sadece aile terapisi davranışları düzenlemeye yetmez. Okulda yaşadığı problemleri en aza indirmek için öğretmenin de çocuğa yardımcı olması gerekir.

Hiperaktif çocuklar genellikle uykuya gitmede de zorlanır, erken yatmak istemezler. Aslında sürekli hareket halinde oldukları ve fazla enerji harcadıkları için yaşıtlarına göre daha çok uykuya ihtiyaçları vardır. Her gece aynı saatte ve erken yatmaya alıştırdığınız zaman, hem yeterli uyku almasını, hem de düzene girmesini sağlamış olursunuz.

Anne baba, hiperaktif çocuğu kahvaltı yaptırmadan okula göndermemelidir. Düzenli ve sağlıklı beslenen çocuklar tedaviye daha iyi cevap vereceklerdir

Anne babalar, hayal kırıklığına uğramamak için, ilaç almaya başlayan çocuğun hemen düzeleceğini beklememeli, tedavinin uzun süre devam edeceğini ve iyileşmenin yavaş seyredeceğini önceden kabullenmelidir.

Burada sabır ve fedakarlık doktordan çok anne babaya ve öğretmene düşmektedir

Kaynak: Ali Çankırılı / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 134-137

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir