1. Anasayfa
  2. Vaazlar

Daha Güzel Bir Gelecek İçin Bunu Yapın


Biliniz ki: Dünya hayatı şüphe yok, ancak bir oyundur ve bir eğlencedir ve bir süstür ve aranızda bir öğünmedir ve mallarda ve evlatça bir çoğalıştır. Bir yağmur misali gibi ki: Onun bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur. Artık onu sararmış görürsün sonra da kırık bir çöp olur. Ve ahirette şiddetli bir azap vardır ve Allah’tan bir mağfiret ve bir rıza vardır. Dünya hayatı ise ancak bir aldanıştan başka değildir (Hadid Süresi 20. ayet)

  • Onları ne malları ve ne de evlatları hiç bir şey ile Allah’tan kurtaramaz müstağni kılamaz onlar, ateş ashabıdırlar, onlar o ateşte ebediyen kalıcılardır (Mücadele Süresi 17. ayet)

Sadi Şirazi’nin dediği gibi: Düşünceli insanlar dünyadan götürecekleri her şeyi yanlarına alırken, alçak adamlar mallarını hasretle arkalarında bırakırlar

Siz rahatı, huzuru, mutluluğu, refahı yani kısacası aklınıza gelen dünyevi her şeyin  parayla, malla sağlanacağını; bunlar sayesinde gerçekleşeceğini sandınız ama bu hususta büyük bir yanılgıya ve büyük bir dalalete düşerek bütün benliğinizle bunları gerçekleştirmek için uğraştıkça uğraştınız, istedikçe istediniz, kazanabildiyseniz eğer biriktirdikçe biriktirdiniz. Ancak Yüce Allah’ın şu buyruğunu pek dikkate almadınız.

  • Erkek olsun kadın olsun kim mümin olduğu halde salih amel işlerse, Biz şüphesiz ona çok güzel bir hayat yaşatırız ve bunları elbette istediklerinin en güzeliyle mükafatlandıracağız (Nahl Süresi 97. ayet)

İbn Kesir bu ayeti tefsir ederken şöyle bir beyanda bulunmuştur: Bu Yüce Allah’ın salih amel işleyen kimselere olan vaadidir. Salih amel, aziz ve celiil olan Allah’ın kitabına, O’nun nebisinin sünnetine uyan kimsenin yaptığı ameldir.

Ademoğullarından olup kalbinden Allah’a ve Resulüne iman ettiği sürece böyle bir amel işleyenin erkek veya kadın olması fark etmez. El verir ki bu amel emrolunmuş, Allah tarafından da meşru kılınmış bir amel olsun. İşte bu şekilde salih amel işleyenlere Allah, dünya hayatında güzel bir hayat yaşatacağını, ahiret yurdunda ise yaptıklarının en güzeli ile mükafatlandıracağını bildirmektedir. Güzel hayat ise, hangi türden olursa olsun rahatın bütün şekillerini kapsar (İbn Kesir /C: VI / syf: 209)”

Buda demek oluyor ki; mutluluğu, refahı, huzuru istiyorsan eğer ihlaslı bir şekilde Allah’a itaatin şart olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

Kanaatkar olup elinizdekiyle yetinmeyip daha fazlasını isteyerek iç dünyanızda ve içinizdekini dışa vurarak sürekli olarak koşuşturma ve dünyalık biriktirme peşine koşarak hep daha fazlasını istediniz ve bu arzunuzdan vazgeçmediniz.

Derken bir gün sizin ile arzularınız arasına ölüm girdi ve arzularınıza erişemediğiniz gibi Allah Teala’nın (c.c) sana bahşettiği ve emanet olarak bıraktığı bu ömrü bir hiç uğruma tüketerek hem bu dünyanı hem de ahiretini harabeden farksız bir hale çevirdin.

Oysa kurtuluşun Allah Resulünün (s.a.v) deyimi ile: Müslüman olup, kendisine yetecek kadarıyla rızkı verilen ve Allah’ın kendisine verdiği şeylere kanaatkar kıldığı kimse kurtulmuştur buyruğuna pek kulak vermediniz.

Yine aynı şekilde Allah Resulü (s.a.v); Dünya; yurdu olmayanın yurdu, malı olmayanın malıdır. Aklı olmayan kimseler de onun için mal toplar buyurmuştur.

Yine aynı şekilde Allah Resulü (s.a.v): Yaşamınız boyunca hep hayrı talep edin. Bütün gücünüzle cehennemden kaçın. Cenneti isteyen uyumaz. Cehennemden kaçan uyumaz. Ahiret (cennet) hoşlanılmayan şeylerle çevrilidir. Uyku cennete giden yolları kuşatmıştır. Dünya lezzetler ve nefsani cazibeler ile çevrilidir. Dünyanın lezzetleri ve nefsani cazibeleri sizleri ahiretten oyalamasın. Ahireti olmayanın dünyası yoktur, dünyası olmayanın da ahireti yoktur. Şüphesiz Allah mazerete yer bırakmayacak şekilde haber vermiş, öğüdünü ulaştırmıştır.

Allah Teala pek çok şeyi sizlere temiz kılarak helal kıldı, kötü şeyleri de haram kıldı. Allah’ın haram kıldıklarından kaçının. Allah’a itaat edin, çünkü Allah haram kılmış olduğu bir şeyi asla helal kılmayacak, helal kıldığı bir şeyi de asla haram kılmayacaktır.

Kim haramı terk eder ve helalinden yerde, rahmana itaat etmiş ve kopması söz konusu olmayan sapasağlam bir ipe tutunmuş olur, hem dünyası hem de ahireti abad olur. İşte bu Allah’a itaat eden içindir”

Allah (c.c)’ın size emanet ettiği o ömrü dünya hayatında bir hiç uğruna, fani olan maddi şeyler uğruna tükettiğniiz gibi, manevi yani uhrevi konularda da pek farksız kalmadınız.

Nitekim Allah Resulü (s.a.v): Dünyasını seven ahiretine, ahiretini seven dünyasına zarar verir buyruğuna karşın hiç oralı olmadınız

İmam Gazali’nin dediği gibi: Dünya ile ahiret biri dolu, diğeri boş olan iki bardak gibidir. Suyu birine doldururken diğeri boşalır. Dünya ile ahiret terazinin iki gözü gibidir. Birini düşüren diğerini kaldırır ve dünya ile ahiret kuma gibidir. Birini memnun eden diğerini küstürür (İmam Gazali /Minhavü’l Abidin / syf: 340)

Peygamber Efendimiz (s.a.v): Allah’a karşı olabildiğince hayalı davranın! Allah’a karşı gerektiği ölçüde hayalı olan, kafasını ve kafasının içindekileri, midesini ve midesindekileri kontrol altına alsın! Ölüm ve çürümeyi de hatırından uzak tutmasın! Ahireti dileyen dünyanın süri güzelliklerini bırakır. İşte kim böyle davranırsa, o Allah’tan hakkıyla haya etmiş sayılır

Peki ne kadar hayalı davrandık, ne kadar Allah Teala’ya itaat ettik, ne kadar emirlerine riayet edip, ne kadar yasaklarından sakındık. Varın cevabını herkes kendisi versin.

Nitekim Abdülkadir Geylani şöyle buyurmuştur: Ey cemaat! Allah’tan layıkıyla haya edin. Vaktinizi gaflet içinde geçirmeyin. Yiyemeyeceğiniz malları toplamakla uğraşıyor, ulaşamayacağınız hedefleri düşleyip duruyor ve oturamayacağınız evler yapıyorsunuz. Bütün bunlar sizi Rabbinizden alıkoyuyor

Kul için lazım olan dört şey: İlim, amel, ihlas ve korku iken ilmi zaten terk ettik, amele gelince bedenen yapmamız gereken şeyi dilimizde yapıp kalbim temiz diyerek geçiştirdik, ilim ve amel olmayınca ihlasın olması zaten mümkün değildir, korkuya gelince korkunuz sadece dilinizde kaldı, dilinizden öteye gitmedi.

Gerçekten Allah’tan korkacak olsaydık; başımız secdeye giderdi, emirlerine uyardık, yasaklarına riayet ederdik, Allah’ın kötü gördüğü, kötülediği dünyaya rağbet göstermezdik. Ama biz tamamen bize lazım olan şeyleri terk edip, lazım olmayan şeylere yeğledik ve kaybettik. Bu nasıl korkudur ben geçerli, makul ve mantıklı bir cevap bulamadım. Sevginin alameti eğer sevdiğinin sevmediği şeyleri sevmekse buna sevdi denmez aksine ihanet etti denilir.

  • Halbuki Allah gökleri ve yeri hikmetle, gerçek bir maksatla ve bir de herkes ne kazanmışsa, kendilerine asla haksızlık edilmeksizin, ona göre karşılık görmesi için yaratmıştır (Casiye Süresi 22. ayet)
  • Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık (Duhan Süresi 38. ayet)
  • Biz gökleri, yeri ve bunların arasındaki varlıkları ancak gerçek bir maksatla, adalet ve hikmetle, bir de belli bir süre için yarattık (Ahkaf Süresi 3. ayet)

O halde; Ey insanlar! Allah’ın vadi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok hilekar şeytan da Allah’ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın. Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır (Fatır Süresi 5-6. ayet)

Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…

İsmail Ekinci

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir