Daru’l-İslam ve Daru’l-Harp’in Tanımı
Daru’l-İslam, Müslümanların hakim olduğu, İslam’ın hükümlerinin uygulandığı beldeleri ifade ederken; Daru’l-Harp, İslam hükümlerinin geçerli olmadığı ve gayrimüslimlerin hakimiyetinde bulunan yerleri tanımlar.
Daru’l-Harp orada İslami olmayan hükümlerin uygulanması ile Daru’l-İslam’a dönüşür. Daru’l-İslam’ın Daru’l-Harbe dönüşmesi ise tartışmalıdır.
İmam-ı Azam’a göre Daru’l-İslam’ın Daru’l-Harbe dönüşmesi için üç şartın gerçekleşmesi gerekir:
- İslamî olmayan hükümlerin uygulanması.
- Daru’l-Harbe bitişik olması.
- Müslümanlar ile zımmilerin önceki güvenliğini kaybetmesi.
Düşman istilasına uğrayan Daru’l-İslam’da İslami olmayan hükümlerle birlikte İslam hükümleri de uygulanıyorsa ilk şartın gerçekleşmiş sayılmayacağı belirtilmiştir.
İkinci şartta söz konusu edilen önceki güvenlikten maksat düşman istilasından önce Daru’l-İslam’da İslam hukuku gereği sahip bulunulan can ve mal güvenliğidir. Bu güvenlik mevcut savaş durumuna rağmen hiç kesintiye uğramadan devam etmişse o yer Daru’l-Harbe dönüşmüş sayılmaz. Fakat bu can ve mal güvenliği bir kez tamamen ortadan kalkar ve diğer şartların yerine gelmesiyle ülke Daru’l-Harbe dönüşürse, sonradan tanınacak güvenliğin bir değeri yoktur. Bu, herhangi bir Daru’l-Harpte Müslümanlara tanınabilecek bir eman gibidir.
Üçüncü şarta göre o yer İslam ülkeleriyle çevrili olup Daru’l-Harple sınırı bulunmuyorsa, diğer iki şart mevcut olsa bile ülke Daru’l-Harp haline gelmiş sayılmaz.
Bu durumda ülkenin Daru’l-Harbe dönüştüğünü söylemek mevcut İslaâm dışı sistemin geçerli olduğunu onaylamak anlamındadır. Ülkenin Daru’l-İslam olarak kalmaya devam ettiğini ileri sürmek ise ülkenin hukuken gayri müslimlerin hakimiyetine ve dolayısıyla mülkiyetine geçmiş olmadığı anlamındadır. Fakat ülke ister Daru’l-İslam olarak kalmaya devam etsin ister Daru’l-Harbe dönüşmüş bulunsun, orada mevcut İslam dışı yönetim ve düzenin gerek orada yaşayan Müslümanlar gerekse diğer İslam devletleri tarafından tanınması mümkün değildir.
İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed’e göre, Daru’l-İslam orada İslâmî olmayan hükümlerin uygulanmasıyla Daru’l-Harbe dönüşür. Bu görüş kıyasa dayanmaktadır. Şöyle ki; bir Daru’l-Harp nasıl orada İslami hükümlerinin uygulanmasıyla Daru’l-İslam’a dönüşüyorsa Daru’l-İslam da İslami olmayan hükümlerin uygulanmasıyla Daru’l-Harbe dönüşür.
- İmam Malik ve İmam Ahmed b. Hanbel’e göre de Daru’l-İslâm İslami olmayan hükümlerin uygulanması ile Daru’l-Harbe dönüşür.
- İmam-ı Şafiîye göre ise Daru’l-İslam hiçbir surette Daru’l-Harbe dönüşmez. Bu görüş mülkiyetin hukuken gayri müslimlere geçmeyeceği anlamını taşır.
Fetva İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed’e göredir
Daru’l-İslam, şu şekilden biriyle Daru’l-Harp haline gelebilir:
- Düşmanın bir İslam ülkesini işgal etmesi.
- Daru’l-İslam’da bir bölge halkının dinden dönerek bulundukları bölgeyi işgal etmeleri.
- İslam devletinin tebaası olan gayr-i müslimlerin (zımmilerin) zimmet antlaşmasını bozarak bulun dukları yerleri işgal etmeleri.
