Din Eğitiminde Müsamaha, Sevgi ve Hoşgörü
Çocuklara her zaman ve her hususta sevgi ile davranılması, İslami prensiplerden biridir. İslam’ın temel prensiplerinden biri olan hoşgörü ve müsamahanın en güzel örneklerini Hz. Peygamber’in hayatında bulmak mümkündür. Özellikle O, çocuklara karşı engin hoşgörü ve müsamahasıyla dikkat çekmektedir.
Din eğitimi-öğretiminin gerçekleştirilmesi esnasında çocuk bazen ilginç, bazen anlamsız, bazen de dini açıdan uygun olmayan sorular sorabilir. Bu durumda “çocukların buluğ çağına kadar dinen sorumlu sayılmadığı…” hatırlanarak, çocuk sert biçimde eleştirilmemelidir. Zira bu hadise göre, kişinin çocukluk çağında yapacağı hatalar, yanlışlar, günahlar yetişkin insanların yaptıklarının sonucunu doğurmayacaktır.
İslam’ın çocuklara tanıdığı bu müsamaha ifadesi, yeri geldiğinde onlardan esirgenmemelidir. Özellikle büyüklerin bile zaman zaman yapmaktan kaçınamadıkları küçük hatalar ve kusurlar, çocuklar tarafından işlendiğinde, bunlar, birer günah olarak telkin edilmemelidir. Bu konuda pedagog Rousseau;
Doğmak üzere bulunan zevklerine cepheden yürüyerek karşı koyduğunuz ve hissettiği yeni ihtiyaçlara suç etmişler gibi muamele etmeye başladığınız zaman çocuğunuzun sizi uzun müddet dinlemeyeceğinden inlemeyeceğinden emin olunuz” demektedir.
Yumuşak Dilin Önemi
İsimlerinden biri de Halim (kullarına karşı hoşgörü ve hilm sahibi) olan Allah Teala’nın Hz. Musa ile Hz. Harun’u yaptığı zulümleriyle tanınan Firavun’a gönderirken “Firavun’a gidin, doğrusu o azmıştır. Varın ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar” buyurmuş olması dikkat çekicidir.
Hz. Peygamber’in, yaramazlık yapan çocuklara hemen müdahale edilmesini yasaklayan hadisi ile, Rouseau’nun “Arzu ettikleri vakit çocuklar sıçramalı, koşmalı ve bağırmalıdırlar. Zira çocukların bu hareketleri, kuvvetlenmeye yeltenen bünyelerinin ihtiyaçlarıdır.(…)
Çocuğun oyunlarına, eğlencelerine, sevimli insiyaklarına daima hürmetkar olunuz görüşünü birleştirerek, çocuklara karşı müsamahakar davranılması gerektiğini ifade etmek mümkündür.
Çocuğun yapmış olduğu hataları düzeltirken ona sert davranmanın zararlı olacağını belirten İbn Haldun, bunların çocuğun gönlünü alarak ve ona karşı yumuşak davranarak düzeltilmesi gerekliğine inanmaktaydı. Bu başlık altında değinilmesi gere- ken bir başka husus ise “affetmek” tir.
Hoşgörünün En Üst Noktası
Hoşgörü ve müsamahanın en üst noktası olarak da görülebilecek affetme, gerek Kur’an da, gerekse hadislerde en güzel örnekleriyle yer almaktadır.
İslam eğitimcilerinden Gazali ve İbn Miskeveyh de, çocuğun yaptığı hatalara ilk defa rastlanıldığında bunları affetmenin gereğini ifade etmişlerdir. Nitekim gerçekleştirdiğimiz bir araştırmada öğrencilerin bir kısmı (% 5) yapılan olumsuz davranışta hemen cezalandırılmak yerine affedilmelerinin daha olumlu sonuçlar verebileceğini belirtmişlerdir.
Kaynak: Prof. Dr. M. Emin Ay / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 165-166
