1. Anasayfa
  2. Vaazlar

İslam’da Rüşvetin Hükmü ve Toplumsal Zararları


Dinimiz İslam; kamu mallarını zimmete geçirmek, hırsızlık, gasp ve benzeri gayri meşru kazanç yollarını yasakladığı gibi fert ve toplum hayatı için son derece zararlı olan, rüşvet alıp vermeyi de yasaklamıştır. Yüce Dinimiz İslam, emir ve yasaklarıyla fert ve toplum yararını gözetmiş, insanların dünya ve ahiret mutluluklarına zarar verecek her türlü söz, fiil ve davranışları ise haram kılmıştır. Bu maksatla kamu mallarını zimmete geçirmek, hırsızlık, gasp vb gayri meşru kazanç yollarını yasakladığı gibi fert ve toplum hayatı için son derece zararlı olan, rüşvet alıp vermeyi de yasaklamıştır.

Bir yetkilinin konumunu kötüye kullanarak yapması gereken bir işi yapmaması veya yapmaması gereken bir işi yapması karşılığında kendisine veya başkalarına para, hediye veya başka herhangi bir ad altında haksız bir menfaat sağlaması olarak tanımlayabileceğimiz rüşvet; haksız kazanç yollarından biridir ve din, ahlak ve hukuk kurallarına tamamen aykırıdır (1)”

Nitekim bu beyanda yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Bir de, birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin. Halkın mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, rüşvetlerle hakimlere koşmayın (2)”

Evet size verilen yetki görev yada iş adı her ne olursa olsun sonuçta bir emanettir ve bu emanete riayet etme zorunluluğu var. Aksine hareket edecek olursan bu davranışın; günah olmasının yanı sıra toplum içerisinde insanların birbirine karşı güvenmemelerine sebep olacağı içindir ki; bu da toplumun yaşam biçimini olumsuz yönde etkileyecektir.

Rüşvet; hakkın olmayan bir şeye hakkınmış, yalan bir şeye gerçekmiş, yanlışa doğruymuş gibi göstermektir.

Bu sayede yukarıda da belirtildiği üzere başkasının hakkını haksız yere yemiş olacağından dolayıdır ki; bu dünyada ortaya çıkması sonucunda hukuki ceza, ahiret hayatında ise yiyeceğin ateştir.

Nitekim yüce Allah: “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun tarzda hüküm vermenizi emreder. Allah bununla, size ne de güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki Allah semi ve basir’dir (sözlerinizi de, hükümlerinizi de hakkıyla işitir, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görür) (3)” şeklinde buyurmakta ve bir başka ayet-i celile de ise;

“Ve kendi öz canlarına hıyanet edenleri savunma. Çünkü Allah, hainlikte ve günahkarlıkta çok aşırı olanları asla sevmez (4)” şeklinde buyurmaktadır.

Rüşvet almanın vermenin her türlüsü haramdır ve günahtır. Alanda verende aracı olanda eğer Allah bağışlamazsa; bir suç yüzünden üç kişi cehenneme gidecektir. Alan hakkı olmayan bir şeye hakkıymış gibi davrandığı için, veren hakkı olmayana hakkıymış gibi gösterilmesi için, aracı olanda bu ikisi arasında iletişim kurup vasıta olduğu için günahtadır.

Alanda verende aracı olanda eğer Allah bağışlamazsa; bir suç yüzünden üç kişi cehenneme gidecektir. Alan hakkı olmayan bir şeye hakkıymış gibi davrandığı için, veren hakkı olmayana hakkıymış gibi gösterilmesi için, aracı olanda bu ikisi arasında iletişim kurup vasıta olduğu için günahtadır.

Dedik ya rüşvetin her türlüsü günahtır ancak bu özellikle kamu sektöründe olacak olursa eğer; bu umumi olarak bütün ümmeti ilgilendirdiği için, o ümmetin sayısı kadar kişinin hakkına tecavüz ettiğinden dolayı, o kadar kişinin kul hakkına girmiş olacaktır.

Resulüllah (s.a.v): Kim bir karış yeri zorla zimmetine geçirirse, o yer kıyamet günü yedi katıyla birlikte boynuna geçirilir buyurmuş ve bir ayet-i celile de ise yüce Allah: “Kim ganimet malında hıyanet ederse, kıyamet günü hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın- kazandığı tastamam verilir (5)” buyurmaktadır.

Dedikya sana verilen görev/merci sana bir emanettir ve yüce Allah emanetleri sahibine verilmesini emretmektedir. Ancak sen bu emaneti sırf menfaatin icabı kullanacak olursan eğer bu emanete ihanettir. Kaldı ki bu konuda da;

Resulüllah (s.a.v); Ezd kabilesinden İbn Lütbiye adında birini zekat toplamak için görevlendirdi. Adam görevden döndükten sonra, ‘Bunlar sizin şunlarsa bana hediye’ dedi. Bunun üzerine Hz Peygamber (s.a.v) minbere çıkarak şu konuşmayı yaptı:

Ne oluyor görevlilere de onları mal toplamak için gönderiyoruz, sonra geliyor ve Bunlar sizin, şunlar ise bana hediye edildi diyorlar. O babasının ve annesinin evinde oturup bekleseydi onlar kendisine hediye edilir miydi, edilmez miydi?

Muhammed’in canı elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki, sizden herhangi bir kimse bundan bir şey getirirse kıyamet günü onu boynunda getirecektir. O deveyse böğürerek, koyunsa meleyerek gelir. Sonra Hz Peygamber koltuk altlarının beyazlığını göreceğimiz kadar ellerini havaya kaldırdı ve iç defa Allah’ım tebliğ ettim mi? dedi.

ve bu hadis-i destekleyici olarak bir başka hadis-i şeriflerinde ise…

Resulüllah (s.a.v): Sakın sizden kimseyi kıyamet günü meleyen bir koyunu taşırken ve ‘imdadıma yetiş ey Muhammed, ey Muhammed! derken görmeyeyim. O vakit ben Allah katında senin için hiçbir şey yapamam. Ben sana tebliğ etmiştim diyeceğim.

Sakın sizden kimseyi kıyamet günü kişnemekte olan bir atı taşırken ve ey Muhammed, ey Muhammed derken görmeyeyim. O vakit ben Allah katında senin için hiçbir şey yapamam. Ben sana tebliğ etmiştim diyeceğim.

Sakın sizden kimseyi kıyamet günü kuru bir deri (post) taşırken ve ey Muhammed, ey Muhhammed derken görmeyeyim. O vakit ben Allah katında senin için hiçbir şey yapamam. Ben sana tebliğ etmiştim diyeceğim şeklinde buyurmuş ve bildirmiştir.

Bulunmuş olduğu görevi hakkı ile ifa eden ile kişisel tercihleri için kullanan arasındaki farka en güzel cevap yine Allah’ın kitabındadır. Nitekim Yüce Allah bu beyanda: “Allah’ın hoşnutluğunu gözetenle, Allah’ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç ? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır (Al’i İmran 162)” şeklinde buyurmaktadır.

O zaman siz Allah için verdiğiniz sözü yerine getirip emaneti koruyup kollayıp, sahip çıkıp hakkı ile ifa edin ki Allah’ında size vaadi olan cennete kavuşasınız, rızasına ve rahmetine nail olasınız. Çünkü yüce Allah; “Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki Ben de size karşı ahdimi yerine getireyim ve yalnız Ben’den korkun! (6)” şeklinde buyurmaktadır.

Rüşvet sayesinde bir çok adaletsizlik meydana gelecektir ki bunun günahı da apayrı bir şeydir. Yani sonuçta rüşvet alan da veren de aracı olanda Allah Teala affetmezse eğer azap üstüne azap görecektir Bu da böyle biline vesselam.

Son olarak bir hadis-i şerifle kapatmak istiyorum ki; Resulüllah (s.a.v): Ey insanlar, mushafları zimmetinize geçirin. Çünkü kim neyi zimmetine geçirirse, kıyamet günü onunla gelecektir, mushaf sizin kıyamet günü birlikte geleceğiniz ne güzel zimmete geçirilmiş şeydir.

Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…

İsmail Ekinci

(1-Diyanet İşleri Başkanlığı / Minberden Öğütler / bkz: 235) (2-Bakara Süresi 188) (3-Nisa Süresi 59) (4-Nisa Süresi1 07) (5-Al’i İmran 161) (6-Bakara Süresi 40) Hadis-i şerifler İbn Kesir Tefsirinden alıntı yapılmıştır

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir