1. Anasayfa
  2. 8- Enfal Süresi

Enfal Suresi Muhammed Gazali


Enfal Suresi, sınırları birbirinden çok uzak olmasına rağmen, İslam dünyasını birbirine bağlayan ve onları, bir azası ağrıdığında tüm vücudunun ağrıdığı, tek bir vücut yapan bağları açıklayan ayetlerle sona ermektedir. İşte bu bağ, tek bir görevi yerine getirmek için, “müşterek kardeşlik bağı”dır.

Din, müntesipleri için bir akrabalık ve yakınlık bağıdır. Bu bağı kesmek caiz değildir. Müslümanlar, en aşağı konumda olanları bile korumak için çaba gösteren ve kendilerinin dışındaki milletlere karşı tek yumruk ve yek vücut olan “tek bir ümmettir.

Bugün Müslümanların nüfusu, bir milyar iki yüz milyona yaklaşan sayısıyla, neredeyse Çin’in nüfusuna denktir. Çinlileri birbirine bağlayan Çin milliyetçiliği kadar, İslam kardeşliği, Müslümanları da birbirine bağlayabilmekte midir acaba? Çinlileri temsil eden bir devletleri ve Birleşmiş Milletler’de herhangi bir karara itiraz ettiği zaman durdura-bilecek bir oyları vardır. Aynca tüm dünyaya karşı de sert bir duruşları vardır.

Enfal Suresinin sonlarında yüce Allah (c.c.) şöyle sesleniyor

“İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin dostudurlar. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar, sizin için onlara hiçbir velayet hakkı yoktur…” (Enfal Suresi 72)

Gerçekleşen bir olaydan geri kaldılar. Öyleyse onların yardıma hakkı yoktur. Kafirler ise, din ve milletlerinin farklılığına rağmen, onlar da “tek bir ümmet”tir. Öyleyse, bizlerden tek bir çehre ve tek bir fikir görmeleri gerekir:

“Kafır olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah’ın emirlerini) yerine getirmezseniz, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.” (Enfal Suresi 73)

Garip olan, tüm işeri tek bir eksen etrafında dönmesi gereken “İslam Ümmeti”nin, yeryüzünde, kimisi iyi kimisi de doğru yoldan sapmış gruplara ayrılmış olmasıdır. İslâm ümmeti şu anda yaklaşık yetmiş ulusu kapsamaktadır ki, bu ulusların hepsinin de kendine özgü bir bayrağı vardır. İşte böylesi bir ümmet, problemlerinin çözümünde, birbirlerine yardım mı eder, yoksa takati mi kesilir?

Müslümanlar, diğer toplumlar arasında, cimriler sofrasındaki yetimlerden, daha kötü durumdadırlar. Hatta günümüzde, iman çağrısının kendilerini ilgilendirmediğini, ona icabet edip, itaat etmelerinin gerekmediğini açıkça söyleyen Müslümanlar görüyoruz.

Toplumlar arasında, ırkçılık taassubu yayıldı. Arapçılığı İslam’dan soyutladıktan sonra, yıpranmış varlığımızdaki en son kanlı yara, Arap ırkçılığındaki taassup bid’atı’dır. İslam’dan soyutlandıktan sonra Arapçılık ne işe yarar ki?

İşte bunların hepsi öyle şanssız günlerde oluyor ki, Yahudiler uyanıyorlar ve inançlarına ait tutkunluklarını yaşamlarının temeli kılıyorlar. Onları dünya siyonizmi yönetmektedir. Artık Kudüs ve mukaddes topraklarla ilgili özlemleri, üzerine toz kondurulmayacak ve itiraza mahal vermeyecek şekilde, onlar için bir hayat tarzları haline gelmiştir. Öyle gözüküyor ki, problemlerimizin çözümü ancak, imanı, eşit olarak hem yöresel ve hem de evrensel konumumuzdaki şartlarımıza uygulayarak, yerine tekrar koymakla gerçekleşecektir.

Kaynak: Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 216-218

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir