1. Anasayfa
  2. ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ

Evlilikte Denklik Çok mu Önemli?


Evlilikte Denklik

Aile; kadın ve erkeğin meşru zeminde buluşmasıyla ortaya çıkan bir müessesedir demiştik. Bu meşru zemin içerisinde eşlerin birbirine uyumu ailenin sağlıklı yürümesinin temel şartıdır. Birbirini anlayan, değer veren, seven, birbirini tamamlayan iki insanın oluşturduğu ailenin temelleri sağlamdır. Buna dini literatürde küfüv denmektedir.

İki cins arasındaki uyumun yanında bir de toplumun örf, adet, kural ve kaidelerine uygun bir aile olmalıdır. Bu da ailenin devamının diğer bir şartıdır.

Diğer bir faktör ise çocuklar, çocukların da katılmasıyla güçlenen aile bağları yuvaya mutluluk getirir. Çocuklar, aynı zamanda aileye birçok görevler getirmektedir. Çocuğun maddi ihtiyaçlarını karşılayan aileler onun ruhi ihtiyaçlarına da özen göstermelidir.

Aile içi rahatsızlıklar çocuğa yansıtılmamalı, hayatta en çok sevdiği varlık, annesi, -her ne kadar dinimiz ve örfümüz de olmasa da cemiyetimiz de mevcuttur- çocuğu yanında hırpalanmamalıdır.

Aile dışı eğitimde ise topluma, devlete ve gönüllü kuruluşlara büyük görevler düşmektedir. Gençler aile konusunda bilgilendirilmeli, eğitim görmemiş annelere kitaplar, filmler yoluyla ulaşılarak çocuk sağlığı ve eğitimi konusunda yeterli seviyeye getirmelidir.

Türkiye’nin giderek sanayileşmesi büyük şehir hayatını kaçınılmaz kılıyor. Sosyal ve ekonomik şartlar dolayısıyla anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aileler meydana geliyor. Bu durumda yaşlı anne ve babalar ne olacaklar, bir kenara mı atılacaklar?

Günümüz sosyal şartları içinde aynı apartmanda yaşama gibi çözümler getirilebilir. Bu tür ailenin yürüyebilmesi için eşlerin her biri karşı tarafın ailesine karşı anlayışlı olmalı, gelin kaynanasını memnun etmek için elinden gelen çabayı sarf etmeli özel günlerdeki çeşitli hediyelerle samimiyeti artırmalı. Tabi bu erkek için de geçerlidir.

Biz hep büyüklerden anlayış bekleriz. Halbuki eğitim görmüş insanlar daha uyumlu olmalıdırlar. Yaşlı insanların alışkanlıkları kemikleşmiştir, gençlere göre değişmeleri daha zordur.

Babasının yanında yapamadığı bazı şeyleri -aşırıya kaçmamak şartıyla- büyük babasının yanında yapabilen çocuk daha rahattır. İleriki yaşamda daha başarılı olur, her yaştan insanla yaşamaya alışmıştır, topluma uyumda zorluk çekmez. Kötü alışkanlıklardan uzak, milli ve manevi değerlere bağlı ve geçmişiyle bağlarını koparmadan gelişir.

Sosyo-ekonomik şartlar büyük aileye geçit vermiyor. Fakat gezmek maksadıyla da olsa evlatlarının yanına gelen baba sığıntı durumunda olmamalıdır. Onların dışarıya açılmasını sağlayacak müesseseler icad edilmelidir. Mesela camilerin yanında gidilebilecek bir kültür müessesi sayesinde yaşlıların tanışıp kaynaşması sağlanabilir.

Cami, halk eğitim merkezleri, basın yayın, medya aileye karşı görevini yapıyor diyemeyiz. Filmlerle, romanlarla bize sunulan, batı tipi yaşam tarzıdır. Bizim benliğimize uygun değildir.

Kendi tarihi geleneklerimizden hareketle günümüze cevap veren hikaye, roman ve senaryolar üretilmelidir Yıllar önce yayınlanan Amerikan kültür, aile yapısı ve kiliseyi anlatan “Küçük Ev” dizisi bu günlerde yine yayına girdi. Bu program arkasında sosyal, kültürel çok ciddi bir çalışma vardır, bu bir kültür ve medeniyet aktarımıdır.

Böylesi programlarla bizde kendi kültürümüze hizmet etmeli, nesiller arası bağın devamını sağlamalıyız. 60 yaşındaki bir ihtiyar, çocuklarına karşı yaptığı fedakarlıkta pişmanlık duymamalı, onunla iftihar etmelidir.

Yaygın eğitimin bir birimi olan camilerde vaaz ve hutbelerde anne-baba hakkı, saygı konusunda görevini yerine getirmeye çalışmaktadır. Fakat bu yeterli değildir, sistemleştirilmelidir. Vakıflara ve gönüllü kuruluşlar aileyi eğitmeyi görev edinmelidir.

Kaynak: Prof. Dr: Halis Ayhan / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 22-23

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir