1. Anasayfa
  2. Vaazlar

Fe Eyne Tezhebun & Bu Gidiş Nereye Ayeti Hakkında Söylemek İstediklerimiz


Geçmiş bölümlerde İmanın esasları batıni, İslam’ın esasları ise zahiridir diye bir ifade kullanmıştık. Evet kişinin gerçek manada Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve kadere inanıp inanmadığını bilemezsin. İnanıyor gibi görünüyordur ama belki de aslında inkar ediyordur. Bu konular Allah ile kul arasında ki mevzulardır. Bizler ancak zahiri amellerine göre değerlendirebiliriz.

Her ne kadar İslamın şartı beş olsa da aslında bunların yanında daha birçok husus vardır ki, bunlarda kişiyi yakından ilgilendiren mevzulardır. Yüce Allah seni imtihan etmek maksadıyla yarattı ve buyurdu ki: ‘Ben cinler ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım (1)

Evet dilimizle Allah’ı sevdiğimizi, Allah’ın varlığına inandığımızı, kadere, melekelere, peygamberlere ve kitaplara inandığımızı söyledik ama sadece söylemekten ibaret kaldık. Nerde kaldı Allah’ın emirleri ve yasakları, nerde kaldı bunlara riayet ve uymak.

Evet yüce Allah belki İslam’ın şartlarını yerine getirmediğin zaman affedebilir ama İmanın şartlarından birisini inkar edip reddettiğin zaman İman dairesinden çıkıp küfre düşeceğin içindir ki; bu inkar da seni doğrudan veya dolaylı yoldan şirke götürür.

Hiç şöyle başını yastığa koyduğun zaman düşündün mü; sabahı görebilecek miyim, görsem bile elim ayağım tutacak mı, gözlerim Allah’ın sonsuz yaratma sıfatını görebilecek mi, tefekkür edebilecek miyim, verdiği nimetler için Allah’a gerçekten şükredebilecek miyim?

Bugün hayatımdan bir gün daha eksildi. Koşarak hedefe doğru koşuyorum. Önümde ölüm arkamda azrail. Ne zaman hedefe ulaşacağım yada ne zaman hedefe ulaşamadan arkamdan gelen azrail gelip beni varmak istediğim hedefe kavuşturacak. Düşündün mü;

Allah Teala senden hoşnut olup senden razı olduğu gibi sende ondan razı mı olacaksın, yoksa seni buğzettiği için boynu bükük mahcup bir şekilde mi kalacaksın. Belki mazeretler sunacaksın ama artık mazeretlerin de bir geçerliliği kalmamıştır.

Gittiğin yerde Allah’ın askerleri yani melekler; hoş geldin ey falan oğlu falan Allah’ın rahmeti ve mağfireti üzerine olsun, hoş geldim selamet yurduna, yaptıklarının karşılığı olarak artık ne acı var ne keder var ne üzüntü nede ölüm. Allah’ın rahmetiyle Allah’ın senin için hazırlamış olduğu cennetine gir denmesini mi istersin yoksa; Allah seni ebedi azaba sürükleyip seni ilelebet ve bir daha çıkmamak üzere dünya hayatında işlemiş olduğu kötü fiillerinin sonucu olarak seni cehenneme sürüklesin denmesini mi istersin ?

Oturup saatlerce müzik dinleyip vaktini boşa harcayacağına, hem kendi hem aile hem de çocukların ahlakını bozacak aile içi sosyal dayanışmayı ve bağı koparacak olan televizyonu izleyeceğine, nasıl ki hayata ne için geldiğini bilmiyorsun misali İnternete girip boş boş gezineceğine ve ne aradığını bilmemene rağmen boş bir arayış içinde olacağına, sohbet programlarıdır, anlık ileti programlarıdır, sosyal paylaşım siteleridir bunlarda ne yaptığını bilmeden zamanını tüketeceğine, sadece şehevi duygularını tatmin etmek ve edebilmek için, kendi egolarını kendince doyurmak için arkadaş bulma sitelerinde vaktini tüketeceğine;

Neden düşünmüyorsun ve kendine sormuyorsun; Benden önce gidenler buran ne götürdü ki ben onu götüreyim. Kazandıkları her şey bir çırpıda ellerinden kayıverdi. Evet cefasını kendisi çekti ama sefasını arkasında kalanlar sürecek. Başkası için kendini helak etmek denen şey böyle olsa gerek.

Allah Teala ne demişti: Malınız, aileniz, çocuğunuz sizin için birer fitnedir ve imtihandır diye uyarmıştı.

O zaman bana düşen nedir; Gerçekten Allah’ın emir ve yasaklarına riayet konusunda bu kadar aciz ve zavallı mıyız yoksa işimize ve nefsimize daha cazip ve hoş geldiği için bunları kulak ardı edip görmemezlikten mi geliyoruz; Vicdanının bulunduğu kapıya tıklayıp da artık ben geldim diye seslenmek için daha ne bekliyorsun ;

Kişi Allah’ın huzuruna çıktığı zaman namaz yoksa, oruç yoksa, zekat yoksa, hac yoksa haşa bir de Allah’ı inkar ediyorsa eğer bu insanın hali ne olur ? diye hiç düşündünüz mü ?

Kaçmak isteyeceksin ama kaçacak yer yok, dünyaya dönmek isteyeceksin ama artık öyle bir ihtimalde yok. Ya kurtuluşa erenlerdensin yada kaçacak yeri de olmayan gölgesi de olmayan yemeği zakkum ağacı olan içeceği kaynar su olan azabı hak edenlerden.

Oysa Rabbin demedi mi ki;

  • Namaz belirli vakitlerde müminlere farz kılınmıştır (2)
  • Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın ve Allah’a karşı gelmekten sakının” diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah’tır (3)
  • Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı (4)
  • Ve namazı doğruca kılın, zekatı da verin. Sonra siz, içinizden pek az müstesna olmak üzere yüz çevirdiniz ve siz hala yüz çeviren kimselersiniz (5)
  • Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resulüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekatı veren müminlerdir (6)

“Hani biz İbrahim’e, Kabe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rüku ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik. İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i (Kabe’yi) tavaf etsinler. Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helal kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının (7)”

Evet tüm bu saydığımız İslam’ın şartları yani; Namaz kılmadınız, oruç tutmadınız, zekat vermediniz, belkide imkanlarınız kısıtlı olduğu içinde hacca gidemediniz. Geriye kaldı sadece Kelime-i şehadet ve tevhid. Yani bunları yapmadınız ama sadece Allah’a inandınız ve Resulünü kabul ettiniz.

Ama bunun yanında da benim kalbim temiz diyerekten ve sanki Allah ve Resulünden daha iyi biliyormuşsunuz gibi dediklerine, emirlerine ve yasaklarına hiç bakmadınız. Ne namaz kıldınız, ne oruç tuttunuz nede diğerleri. Nerde kaldı Allah’a iman ?

Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz ?

Hal böyle iken şöyle bir misal verelim isterseniz; Her türlü suçu işleyen birisi mahkemeye çıkartılıyor, hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veriliyor, bizim ki de polisi falan hiç dikkate almadan elini kolunu sallayarak mahkemeden çıkıp özgürlüğüne kavuşmak istiyor. Bu durumda hakim sormaz mı ? nereye gidiyorsun ?

İşte bu dünyada iken kulun kendisine sorması gereken bir soru olsa gerek.Allah Teala bir yükümlülük verdi. Namazımı, orucumu, zekatımı, haccımı vs diğer görevleri yapmam için beni sorumlu kıldı. Ben bunları yapmadığım halde nereye gidiyorum ? Tabi ki Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez, bu hiç bir insana yakışmaz. O’nun rahmetinin ve mağfiretinin ne azlığı ne çokluğu, ne başlangıcı ne de bir sonu vardır. sonsuzdur.

Ancak mahşer meydanında amel defterleri verildikten sonra her şeyi öncesiyle sonrasıyla bilen Allah kuluna sorarsa; Namaz kıldın mı ey kulum,? oruç tuttun mu ey kulum ? zekatını verdin mi ? benim rızam için bir fakiri sevindirdin mi ? benim evim olan mescitlerimi inşa etmek için yardımda bulundun mu? diye sorarsa bunlara verecek cevap hayır olursa ondan sonrada kaçmak istersen ki kaçacağın yer yok Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu şu ayete maruz kalırsın;

“Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz ? (8)”

Dilimize doladık Müslümanım Elhamdülillah. Bundan hiç bir şüphemiz yok ancak işin acı boyutu Müslümanlığı sadece dilimizde yaşıyoruz içimizde değil. Dilimize sirayet ediyor ancak bu Müslümanlık içimize yansımıyor. İçimize yansımadığı gibi de dışarı da vurmuyor. Çünkü kişinin içinde ne varsa dışarıya o vurur. Mevlana Hazretlerinin deyimi ile kalp deniz ise dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur misali oluyor. Bu da demek oluyor ki benim içim temiz demekle bazı şeyler bitmiyor ve yerine gelmiyor. Gerçi bu konuyu da ‘Robotlaştırılmış Müslümanlık’ başlığı altında ele alınmış idi.

Yüce Allah Hz Kur’an da buyuruyor ki; “Ben Müslümanım deyip de iyi işler yaparak insanları Allah yoluna davet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir (9)” Ayet-i celile de görüldüğü üzere Müslümanlığı iyi işler yapmakla bir tutmuştur. Allah yoluna davet ise bu aslında emr-i maru’uf, nehyi münker kısmına giriyor ki bunu da zaten daha önce açıklamıştık.

Allah yoluna davet yani Allah yolunda cihad bu görev çok kutsal olmakla beraber bundan bir çok ecir de kazanabilirsin. Ancak tabi ki bu cihadı yaparken bunun da afetleri var,tehlikeleri var. İşi maddi, fiziki boyuta kaydırmak, riya, gösteriş, cihad karşılığı insanlardan beklenti içinde olman, övülme isteği vs vs bunlar oldukça fazladır.

Allah Teala diyor ki; “Allah yoluna davet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir (10)”. İsterseniz biraz düşünüp genişletelim konuyu. Gerçi kötü arkadaşlarla ilgili bölümde yazı daha geniş bir şekilde gelecek inşallah ama yüzeysel olarak aktaralım:

Yazıdan ve yazılardan her zaman istisnalar hariçtir. Ancak üzerine almak isteyen alabilir. Allah yoluna davet çok güzel bir şey ama bunu yapmıyorsa bile en azından rahat dursalar. İçki içmeye gider, kadın kız ayağına düşer, içki kumar vs vs kendisini helak ettiği yetmiyormuş gibi arkadaşını davet ederek onuda helak ediyor. Bizim kek de hemen sazan gibi atlıyor. Güzel söze gelince. En güzel söz Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim’dir. Bundan sonra da Allah Resulü Hz Muhammed (s.a.v) tarafından aktarılan ve günümüze kadar gelmiş hadis-i şeriflerdir.

Bu sıralama dahada uzar ancak yazının anlamını kaybetmemesi için burada bırakıyorum. Güzel söz. Artık insanlar güzelin ne olduğunu bilemez anlamaz hale geldi. Güzel söz dersin en güzel kelime Allah’ın kelamı dersin ama bizim ahmaklar sözden kasıt ağızlarına alınmaması gereken argo kelimelerdir. Bunlardan en basiti ise pantolunun içinde saklaması gereken şeyi ağzında taşıması gibi. Özellikle de erkekler bu konuda artık kendileriyle yarışıyor misali.

Hz Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şerif te buyuruyor ki; “Yüce Allah’ın senin yüzünden bir kişiyi doğru yola kavuşturması, senin için bütün dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır. Yine bir hadis-i şerif de Hayra vesile olan hayrı işlemiş gibidir buyurmuştur.” Allah yolunda cihada Allah’ın izni ile ömrümün sonuna kadar devam edeceğim İnşallah Allah Teala bu yolda da bana da ve diğer kardeşlerime de yardımcı olur. Yine İnşallah Allah Teala, bu cihad esnasında şeytanın günahları süsleyip, püsleyip bize sevapmış gibi göstermemesi konusunda da yardımını esirgemez.

Yine Hz Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şerif te buyuruyor ki; Allah’ı hatırlatacak ve Allah’a yaklaştıracak şekilde öğreten ve öğrenenden başka dünyada ne varsa lanetliktir

O çok değer verdiğimiz yada verdiğiniz diziler, müzik ve tv kanalları yada gezmek tozmak vs işler, emin olabilirsiniz ki Allah (c.c) en iyisini bilir ama yarın mahşer meydanında bizlerden şikayetçi olursa o zaman nasıl bir yanıt vereceğiz  Yüce Allah’a, nasıl bir mazeret uyduracağız ki zaten geçerli olmayacaktır . Sonumuzu çok merak ediyorum. Allah hayırlara vesile kılsın sonumuzu İnşallah…!!!

Kabre konduğunda Rabbin kim, Dinin hangisi, Peygamberin kim, kitabın hangisi diye sorduğu zaman o zaman, eğer amelin yani dünyada yaptığın işlerin dinle alakası yoksa o zaman dilin dolanır apışıp kalırsın öylece.

Bazı arkadaşlar diyor ki, bunlarda ne var tabi bilirim .Doğru senin benim gibi bir insan soracak olursa eğer belki bilirsin. Ama hiç de öyle düşündüğünüz gibi değil emin olabilirsiniz ki.

Olmuş, olan ve olacak işler sayısınca, geçmiş, şimdi ve gelecek olan insanların sayısı kadar, ağaçlardaki yaprak sayısı kadar Allah Resulüne Salat ve Selam olsun. Allah’ın rahmeti ve mağfireti O’nun yolundan ve O’nun izinden gidenlerin üzerine olsun

Konuyu kapatırken alıntı yapmış olduğum bir kasideyi sizlerle paylaşmak istiyorum…!!!

  • Unutma Mevlâ’yı sen olma asi
  • Düşün geleceği sonu kabirdir
  • Yaptığın ihanet sana tabirdir
  • Cennet’e haram bilsen kibirdir
  • Düşün geleceğin olma sen zalim
  • Nefsine uyup da fitneyi talim
  • Asla olmazsın amelde halim
  • Allah bizleri bilendir karşı çıkmıyak
  • Bilerek ameli vurup yıkmıyak
  • Düşüncede yaramazlığı namaza kattın
  • Yaşantın çirkin pahaya sattın
  • Vakit hitam buldu tükenip bittin
  • Kimse sana etmez sen sana ettin
  • Allah rızasını sen hor görürsün
  • Haramı işleyip sen kâr görürsün
  • Emr-i İlahi’den kaçan zavallı
  • İmansız Baki’ye göçen zavallı
  • Sana verilen emanete hain bakınca
  • Bilerek canını hemen yakınca
  • Izdırap görüp de durup bakınca
  • Suç başa bela kime ne diyem
  • Allah uzak tutmasın bizden kendini
  • Öğrenip bilsen iğrenç bendini
  • Bir iğrenç tene iman kandı mı?
  • Haramı görüp malım sandı mı?

Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…

İsmail Ekinci

 

(1-Zariyat’56);(2-Nisa’103);(3-En’am’73);(4-Bakara’183);(5-Bakara’83);(6-Maide’55);(7-Hac’27…30);(8-Tekvir Süresi’26);(9-Fussilet Süresi Ayet”33);(10-Fussilet Süresi Ayet”33)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir