Gayluledir: Güneşin doğmasından kerahet vakti bitinceye kadar geçen süredeki uykudur.
Bu uyku (hadisçe) rızkın noksanlığına ve bereketsizliğine sebep olduğu için sünnete aykırıdır. Çünkü rızık için çalışmaya hazırlanmanın en uygun zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ortaya çıkar. Bu uykunun, o günkü çalışmaya ve dolayısıyla rızka zarar verdiği, bereketsizliğe sebep olduğu birçok tecrübeyle sabittir.
Feyluledir: İkindi namazından sonra akşam vaktine kadar olan zamandaki uykudur.
Bu uyku ömrün azalmasına sebeptir. Yani uykudan gelen sersemlik sebebiyle o günkü ömür uykulu, yarı uyku gibi, kısacık bir hal aldığından maddi bir noksanlık gösterir. Manevi bakımdan da, o gün insanın hayatının maddi-manevi neticesi çoğunlukla ikindiden sonra ortaya çıktığından, o vakti uykuyla geçirmek, bu neticeyi görmemek demektir. Adeta insan o günü yaşamamış gibi olur.
Kayluledir: Bu uyku sünnet-i seniyyedir. Kuşluk vaktinden, öğleden biraz sonraya kadar geçen süredeki uykudur.
Gece ibadetine imkan verdiği için sünnet olmakla beraber, Arap yarımadasında öğle vakti şiddetli sıcakta işe ara vermek, hem yerel hem genel bir adet olduğundan, bu sünnet-i seniyyeyi daha da kuvvetlendirmiştir. Bu uyku hem ömrü, hem rızkı artırır. Çünkü yanım saat kaylule, iki saat gece uykusuna eşittir. Demek ki, insanın ömrüne her gün bir buçuk saat ilave ediyor. Rızık için çalışma süresinin yine bir buçuk saatini ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışma zamanına ekliyor.
Kaynak: Bediüzzaman Said Nursi / Lem’alar / bkz: 370-371