Hayatımıza Neler Katıyoruz?
Hayat bir kum saati ise, insan onun içine neler doldurduğuna ve zaman deliğinden neler akıttığına bir baksın. Kaç tane dünya, kaç tane ahiret işi? Kaç tane zikir, şükür, iyilik, kaç tane alay, gıybet, dedi-kodu… Kum saatinin siyah günahlarımızın beyaz sevaplarımıza akıp karıştığı bölümü ne renkte görünürdü?
Allah’a Yakınlık
Allah’a yakın mı yüreğim? diye soruyor genç kardeşim. Kalbim temiz! Allah’ı seviyorum, fakat Allah’a ne kadar yakın olduğumu nereden anlayabilirim? diye düşünüyor.
İnsan aşık olur da yüreği sevdiğinin hayalinden bile bir türlü bakışını alamaz. Yanar da durur! Yeryüzünde kime daha yakın durduğunu anlamak isteyen insan, yüreğinin gün boyu en çok kiminle konuştuğunu ve kimin kurallarına uyduğunu düşünsün.
Yüreğimizin Konuştukları
Sabahleyin kıvranarak kalkıyorlar yataklarından… Baba veya anneyle ikisi işe, çocuklar okula gidecek. Paldır kültür bir koşuşturmayla giyinilir, kahvaltıya fırsat kalmazsa bir poğaça bulunur bir yerden… Otobüslerle veya yürüyerek, gürültülü bir karmaşayla varılır mesaiye.
Akşama kadar diller ve gönüller sürekli meşguldür. Siyasetçiler ve vaatler veya dünkü maçlar konuşulur… Evlilik programlarındaki, dizilerdeki, ekranlardaki ucube ilişkiler eleştirilir, “Filanca dedi ki…” ile başlar gıybet ve dedikodu… Hep kişiler, hep ilişkiler, hep olaylar… Ga-zete haberleri, akraba, konu komşu dedikoduları….
Okulda ise, hangi kızın / oğlanın kimi kıskandığı, kimin kimi sevgili edindiği… Hayat seli dağların derisini soyarak sürüklerken, korunan birisi belki bir taşın altındaki sakinliğe sığınır. Sevgiyi hissedip bir kediciğe dokunur, bir kelebeğe bakar, “Ne de güzelmiş!” diyerek… Sonra belki de günde beş vakit okunan ezanların bir iki taneciğinde yüce Allah’ın adını işitir.
Yürekler sinemasında çoğunluğun izlediği filmleri özetliyorum böylece… Dakika ve saniye seansları birbirini izliyor. Allah’ın her sabah bağışladığı 24 saatin çoğunu şeytan satın almış sanki. Nice insan gerçek mülk Sahibine yürek ekranından saniyeler bile sunamıyor. Tek kudretli ve koruyucu dostundan bir an bile gafil kalmaktan kaçınması gerekirken.
Koşuşturma ve Günlük Yaşam
Allah ile ne kadar ilgileniyorsan ona o kadar yakınsın kardeşim. Allah zikirle, şükürle veya fikirle ne kadar sık geliyor kalbine. Allah’ın kitabını ve Allah’ı anlatan kitapları veya kainatta yarattığı kitapları ne kadar ilgiyle okuyorsun?
“O müminler ayakta, otururken, yanları üstüne yatarken Allah’ı anar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. ‘Ey Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen çok yücesin. Bizi ateşin azabından koru!’ derler (Al-i İmran 191)”
Müminler nerede ne yapıyor olurlarsa olsunlar, yerden ve gökten, dağdan ve bayırdan, bağdan ve bahçeden bakınca, yaratılanların arkasında Allah’ın kudretini görürler. Yürekleri her fırsatta Allah’ın yaratmasıyla ilgilidir. Allah’ın adı anılınca, beşeri aşkın ve meşkin basit bataklığına benzemeyen gerçek bir hayranlığın ürettiği saygıdan ve sevgiden yürekleri titrer onların. Allah onların yüreklerindeki en sevgilidir. Bir kuytuya çekildiklerinde gözlerinden sadece onun arzu-suyla yaşlar süzülür.
Yolda yürürken ve her ne yapıyorlarsa o Yüce’nin huzurunda bulunduklarının bilincindedirler. Bırakın Allah’a apaçık isyan içeren haramların arzusuna takılmayı, yapayalnızken bile kaykılarak oturmaktan ve insanlarla argo konuşmaktan dahi haya ederler.
Yerlerinde boş oturamaz, karınca gibi sürekli bir işe ve hedefe giderler. Minicik de olsa bir iyilik yapabilmenin, eliyle ve ayağıyla olamıyorsa, diliyle ve kalbiyle çalışabilmenin yarışı içerisinde yaşarlar. Küçük bir haramın işlerine bulaşmasına karşı kılı kırk yararlar.
Allah’a çok çok yakın olan bir Allah dostunun halini tarif etmeye çalıştım. Artık sen de o yolun nerelerine kadar ilerleyebildiğine bu tariften bakabilirsin, ey güzel insan!
Kaynak: Dr. Muhammed Bozdağ / Yüreğimde Rabbim (Olmazsa Yapayalnızım) / bkz: 46-48