Meni Gelmesi ve Gusül Abdestinin Gerekliliği
- Erkek ve kadından gerek uyku gerekse uyanık bir haldeyken şehvetle ve fışkırarak meninin gelmesi gusül almayı gerektirir.
- Şaid b. Mansür “Sünen” inde senedi ile birlikte Ata dan şu rivayeti nakletmiştir: Ümmü Süleym, Hz. Peygamber’in (s.a.v) yanına geldi ve;, Ey Allah’ın Elçisi! Kadın uykusunda erkeğin gördüğünü görüyor. Bu durumda gusül abdesti alması gerekir mi? diye sordu.
- Allah Resulü (s.a.v) de Şehvet hissediyor mu? diye sordu.
- Kadın Belki. diye cevap verdi.
- Bu defa Allah Resulü: Peki yaşlıkla karşılaşıyor mu? diye sordu.
- Kadın yine: Belki… diye cevap verdi.
- Bunun üzerine Allah Resulü: Öyleyse gusül abdesti alsın buyurdu.
Meninin Yerinden Ayrılması ve Çıkması
Meninin gelmesi, yerinden ayrılması ile gerçekleşir. Erkeklerde meninin yeri bel: kadınlarda ise göğüs kafesidir.
Meni, koyu beyaz sudur. Aktığı zaman erkeklik organının ereksiyonu sona erer. Kadının menisi ise ince ve sarıdır. Cinsel ilişkiye girilmese bile ihtilam olmak, hayal kurmak, bakmak ve cinsel organ ile oynamak gibi nedenlerden dolayı meni, yerinden şehvetle ayrılırsa ve vücudun dışına çıkarsa kişi cünüp olmuş demektir.
Bu durumda icma ile gusül abdesti alması farzdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v) “Su, sudan dolayı gerekir”. Ayrıca Hz. Peygamber’in kendisine “ihtilam olduğu zaman kadının gusül abdesti alması gerekir mi?” diye soran Ümmü Süleym’e “Evet, suyu gördüğü zaman gerekir” buyurması da buna delildir.
Kısacası; Dokunma veya bakma ya da ihtilam; hangi sebeple olursa olsun meninin dışarı çıkması gusül abdesti almayı gerektirir.
Gusülden sonra gelen meni durumu
İmam Ebu Hanife ve Muhammed şöyle demiştir: “Cinsel organdan şehvetle çıkmasa bile meninin belden şehvetle ayrılması, guslü gerektirir“. Onlara göre biri ihtilam olsa, menisi şehvetle bulunduğu yerden ayrılsa, ancak tam vücuttan çıkacakken kişi cinsel arzusu geçinceye kadar kamışını sıksa, sonra bıraksa ve meni şehvetsiz bir halde vücuttan çıksa gusül abdesti gerekir.
Ebu Yusuf ise bu konuda farklı düşünmüştür. Buna benzer şekilde cinsel ilişkiye giren kimse idrarını yapmadan veya bir süre uyumadan önce gusül abdesti alır, gusül abdesti aldıktan sonra da meninin geri kalan kısmı vücuttan çıkarsa iki imama göre gusül abdestinin tekrar alınması gerekir.
Yine bu konuda da Ebû Yusuf farklı düşünmüştür. Eğer meninin geri kalan kısmı idrar yaptıktan veya bir süre uyuduktan sonra çıkarsa üç imamın ittifakına göre yeniden gusül abdesti almak gerekmez.
Mastürbasyonun Gusle Etkisi ve Hükmü
el-Bahr ani’l-Muhit” adlı eserde ifade edildiğine göre Ebu Hanife’nin şöyle söylediği nakledilmiştir: “Aşırı şehvet sahibi bir bekarın şehvetini kontrol edebilmek için mastürbasyon yapması caizdir. Ancak bunu yaparken kesinlikle sevap kazanamaz. Böyle biri bu işte el elde, el başta kurtulur. Bir başka ifade ile ne sevap kazanır, ne de günah işler.
Zaruret durumunda caiz oluşu
Kanaatime göre eğer kişi mastürbasyon yapmadığı takdirde zina veya ona yakın bir günah işlemekten endişe ederse bu durumda mastürbasyon, iki zararlı şeyden zararı az olanı tercih etmektir. Eğer mastürbasyon cinsel zevk için yapılıyorsa caiz değildir.
Kişi uyanır ve elbisesinde meni veya mezi görürse gusül abdesti alması farz olur.
Meni konusunda Hz. Aişe validemizden şöyle bir hadis nakledilmiştir:
- Hz Peygamber’e (s.a.v) ihtilam olduğunu hatırlamayan, ama elbisesinde yaşlık gören birinin durumu soruldu.
- Allah Resulü (s.a.v) de: “O gusül abdesti alır” buyurdu.
- Kendisine ihtilam olan fakat üzerinde yaşlık görmeyen birinin hükmü sorulunca;
- “Onun gusül abdesti almasına gerek yok” buyurdu.
- Bunun üzerine Ümmü Süleym “İhtilam olan kadına bir şey gerekir mi?” diye sordu.
- Hz. Peygamber (s.a.v) de “Evet Kuşkusuz kadınlar, erkeklerin kardeşleridir” buyurdu
İhtiyar” adlı kitapta şöyle geçmektedir: İhtilam olan, sırtüstü yatarken uyanan ve üzerinde bir yaşlık bulunmayan kadının ihtiyaten gusül abdesti alması gerekir Çünkü onun menisinin vücudundan çıkıp tekrar vücuduna girme ihtimali vardır. Zira ihtilam denince ilk akla gelen meninin vücuttan dışarı çıkmasıdır.
Erkeklerde ise durum farklıdır. Erkeğin cinsel organı dar olduğu için meninin tekrar vücuda girmesi söz konusu değildir.
Şayet ihtilam olan ve üzerinde yaşlık bulunmayan kadın başka bir pozisyonda uyanırsa bu durumda gusül abdesti alması gerekmez.
Meni ile Mezi Arasındaki Fark ve Hükümler
Mezi güçlü olan görüşe göre meninin ince halidir. Dolayısıyla ihtiyaten gusül abdesti almak gerekir.
Cinsel Temas ve Boşalma Olmadan Gusül
Boşalma gerçekleşmese de sünnet yerlerinin birbiri ile temas etmesi. Hz. Aişe şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Erkeğin sünnetli yeri kadının sünnetli yerini geçerse gusül abdesti almak gerekli olmuştur.” Ben ve Hz. Peygamber (s.a.v) bunu yaptık ve sonra gusül abdesti aldık. Bir başka rivayette ise “Erkeğin sünnetli yeri kadının sünnetli yerini geçerse gusül abdesti gerekir” şeklinde geçmektedir.
Boşalma gerçekleşmeden gusül abdestinin gerekmediğini açıkça ifade eden hadisler önceden verilmiş bir ruhsat olup, daha sonra neshedilmiş yani kaldırılmıştır.
Benns şerhi ile neşredilen Ahmed b. Hanbel’in “Müsned”inde Übeyy b. Ka’b’dan şöyle nakledilmiştir: “Gusül abdesti ancak boşalma gerçeldeşirse gerekir” şeklinde ifade edilen fetva ruhsattı.
Hz. Peygamber (s.a.v) İslam’ın ilk yıllarında buna izin vermişti. Daha sonra ise bizim gusül abdesti almamızı emretmişti.
Yine bu konuda Akabe biatina katılan, Bedir Savaşı’na katılan ensardan Rifaa b. Rafi den söyle bir rivayet nakledilmiştir.
Hz. Ömer’in yanında idim. O esnada ona “Zeyd b. Sabit Mescid- Nebevi’de cinsel ilişkiye giren, ancak boşalmayan kimse hakkında kendi düşüncesine göre insanlara fetva veriyor” haberi ulaştırıldı.
Bunun üzerine Hz. Ömer. “Hemen o adamı bana getirin” diye talimat verdi. Zeyd getirilince de ona “Ey kendisine düşman olan adam! Hz. Peygamber’in mescidinde kendi düşüncene göre fetva verecek kadar azıttın mı?” dedi.
Zeyd, “Ben böyle bir şey yapmadım! Zira söylediklerimi amcalarım bana Hz. Peygamber’den (s.a.v) nakletmişlerdir.” diye karşılık verdi. Hz. Ömer “Hangi amcaların?” diye sorunca da “Ubeyy b. Ka’b, Züheyr, Ebu Eyyub ve Rıfaa b. Rafi de bu görüştedir” cevabını verdi.
Bunun üzerine Hz. Ömer bana dönüp “Bu delikanlı ne söylüyor?” dedi. Ben de “Biz Hz. Peygamber (s.a.v) döneminde böyle yapıyorduk” şeklinde cevap verdim.
Hz. Ömer “Bunu Hz. Peygamber’e sordunuz mu?” şeklinde bir soru yöneltti. Ben de “Biz Hz. Peygamber döneminde böyle yapıyorduk ve gusül abdesti almıyorduk” şeklinde cevap verdim.
Hz. Omer insanları bir araya topladı. Hz. Ali ve Muaz b. Cebel dışında bütün sahabe “gusül abdestinin ancak boşalma ile gerçekleşeceği konusunda ittifak etti.
Onlar ise şöyle demişti: Erkeğin sünnetli yerinin kadının sünnet yerini geçmesi durumunda gusül abdesti gerekir.
Sonra Hz. Ali kalkıp “Ey müminlerin emiri! Bu konuyu en iyi Hz. Peygamber’in(s.a.v) eşleri bilir.” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer Hz. Hafsa’ya birini gönderip bu durumu sordurdu. Hz Hafsa “Bu konuda bir bilgim yok” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Aişe’ye birini gönderdi.
Hz. Aişe ise şöyle cevap verdi: “Erkeğin sünnetli yeri, kadının sünnet yerini geçerse gusül abdesti gerekir.” Bunun üzerine Hz. Ömer köpürdü ve şöyle dedi: “Bana herhangi birinin böyle yapıp da gusül abdesti almadığı haberi gelmesin. Yoksa böyle yapanı ağır biçimde cezalandırınm.
Cünüp biri alimlerin çoğuna göre Kur’an okuyamaz. Ancak İmam Malik, cünüp kimsenin de Kur’an okuyabileceğini söylemiştir.
Şu ayete binaen cünüp biri camiye giremez: “Ey iman edenler! Siz sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar cünüp iken de yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Bu ayette “namaz” lafzı ile “cami” kastedilmiştir.
İmam Müslim’in “Sahih”inde Ebu’l-Ala b. eş-Şıhhir’in şöyle söylediği nakledilmiştir: “Kur’an ayetlerinin bir kısmının bir kısmını neshetmesi gibi Hz Peygamber’in (s.a.v) hadislerinin de bir kısmı bir kısmını nesheder Mesela “Su, sudan dolayı gerekir. Gusül abdesti boşalma gerçekleşince gerekir şeklindeki hadis de neshedilmiştir.
Anal İlişki ve Gusül Gerekliliği
Boşalma gerçekleşmese de anal ilişki kuran erkeğin de gusül abdesti alması gerekir Çünkü guslü gerektiren sebep tam olarak gerçekleşmiştir. Bu tür ilişkide pasif durumda olanın da ihtiyaten gusül abdesti alması gerekir.
Arka taraf daimi necasetin bulunduğu yerdir. Allah Teala geçici necasetten dolayı hayızlı kadınlarla cinsel ilişki kurulmasını yasaklamıştır Dolayısıyla daimi necasetin bulunduğu bir yerden ilişki kurmak hayli hayli haramdır. Sahih ve hasen birçok hadiste arka taraftan kadın ile ilişki kurmak yasaklanmıştır. Bu yasağı on iki sahabe Hz. Peygamber den (s.a.v) nakletmiştir.
Anal ilişki haramlığı ve delilleri
Bu konu da ki birkaç hadis şu şekilde sıralanabilir: Ahmed b. Hanbel’in rivayetine göre Huzeyme b. Säbit, Hz. Peygamberin (s.a.v) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Allah Teala gerçeklerin açıklanmasından utanmaz. Kadınlara arka taraflarından yaklaşmayınız.
- Eşi ile anal ilişkiye giren lanetlenmiştir
- Eşi ile anal ilişkiye giren kimsenin kıyamet günü Allah Teala yüzüne bakmaz
Tavus’un şöyle söylediği nakledilmiştir: “Lut kavmi kötü adetlerine ilk önce kadınları ile anal ilişki kurarak başladılar. Kim bu yasağı işlerse hemen Allah’a tevbe etsin, yaptıklarından pişman olsun ve bir daha bu pisliğe bulaşmamak üzere kararlılık göstersin.”
İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel ile Ebu Hanife’nin öğrencilerinden İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed kişinin eşi dışında başka biri ile anal ilişkiye girmesini, zina ile bir tutmuşlardır. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de hem anal ilişki hem de zina sırasında gerçekleşen normal ilişki “fahişe çirkin iş olarak tavsif edilmiştir.
Allah Teala Lut kavmi hakkında şöyle buyurmuştur: “Siz çirkin bir iş yapıyorsunuz (Ankebüt 28)”
Zina eden kadınlar hakkında da şöyle buyurmuştur: “Kadınlarınızdan çirkin iş/zina yapanlar… (Nisa 15)”
Bu yüzden ters ilişkide hem aktif olanın hem de pasif olanın ihtiyaten gusül abdesti alması gerekir.
Hayız ve Nifas Sonrası Gusül
Hayız ve nifastan çıkmak. Hayızdan çıkınca gusül abdesti alması farzdır.
Hayız bitiminde guslün farz oluşu
Hayızdan çıkan kadınlarla cinsel ilişkiye girmek, onlar gusül abdesti alıncaya kadar yasaklanmıştır.
Bu konudaki bir başka delil de İmam-ı A’zam’ın Hz. Ömer ve İbn Mes’ud’dan kan görmesi sona eren hayızlı kadın hakkında naklettiği şu sözdür: “Durumu böyle olan kadın, gusül abdesti almadığı sürece hayızlı sayılır. Eğer hayızdan çıkınca gusül abdesti almak farz olmasaydı hayızdan çıkan ve gusül abdesti almamış olan kadınlarla cinsel ilişki kurmak yasaklanmazdı.
Nifas sonrası icma ile gusül
Nifastan çıkan kadının gusül abdesti alması gerektiği konusunda ise icma vardır. Bunun delili ise Muaz b. Cebel’in Hz. Peygamber’den (s.a.v) naklettiği şu hadistir: “Lohusa kadınlar yedi gün geçtikten sonra kanamalarının sona erdiğini görürlerse gusül abdesti alıp namaz kılsınlar.
Özür kanı gören kadınların durumu
Hayız günleri tamamlandığı zaman özür kanı gören kadına da gusül abdesti alması gerekir. Çünkü özür kanı gören kadın hayızla ilgili hükümlerde adeti sona ermiş kadınlar için olan hükümlere tabidirler. Bunun delili ise İmam Buhari’nin Hz. Aişe’den naklettiği şu rivayettir:
Fatıma bintu Ebi Hubeyş özür kanı gören bir kadındı. O, bu durumunu Hz. Peygamber’e (s.a.v) sordu. Hz. Peygamber (s.a.v) de “O senin gördüğün, bir damardan gelen kandır, hayız değildir. Hayız zamanın gelince namaz kılmayı bırak. Hayız günlerin sona erince gusül abdesti al ve namaza başla” buyurdu.
Kaynak: Esad Muhammed Said es-Sağirci / Delilleriyle Hanefi Fıkhı / bkz: 83-87