Bir ömür başkasıyla kıyaslanmaktan bunalmış. Anası başka demiş, amcası, dayısı, teyzesi, halası, konu komşusu başka konuşmuş:
Bak filancanın oğlu yüksek bir üniversite kazandı. Görüyor musun, filancalar kaçıncı çocukta, sen hala koca bulamadın kendine. Bak filancanın oğlu şu işe girdi, sen daha oyalan dur…
Giderek her söz ve hatta her manalı bakış balyoz gibi patlamaya başlar yüreğinde. İçinde bir volkan patlayacak da onu birisinin suratına kusmak zorunda kalacak, diye korkmaya başlar. İnsan çabalar ama bunun bir de nasip zamanı olmaz mı? Uyuşturucuya, alkole, yemeğe, televizyon dizilerine ve bilmem daha ne pisliklere sığınmadan, Allah’ın verdiği imkanlarla çabalayan insana gereksiz baskı yapılır mı?
Bir kader yaşıyor herkes ve imtihanda gah iner, gah çıkar insanlar. Boş verin milletin dilini. El alemin ağzı çuval değil ki büzesiniz. Hayatı el alem için yaşamıyoruz ki…
Kazanırsak kıskanıyorlar, kaybedersek kahrediyorlar… Asıl ‘Allah ne der?’ demeli, değil mi? Geleceğinizden mi endişeleniyorsunuz? Kimin yarınının hayatı garanti ki? Hayatı Allah yönetmiyor mu? Biz görevimizi hakkıyla yapıyorsak, Allah’ın planından endişelenmek niye?
Kaynak: Dr. Muhammed Bozdağ / Yüreğimde Rabbim (Olmazsa Yapayalnızım) / bkz: 35