1. Anasayfa
  2. 11- Hud Süresi

Hud Suresi Muhammed Gazali Tefsiri


Kur’an-ı Kerim Ad kavmini, peygamberleri Hz Hud (a.s)’a nasıl karşı çıktıklarını ve O’na nasıl işkence ettiklerini anlattıktan sonra, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Emrimiz gelince Hud’u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik (Hud Suresi 58)”. Hemen ardından hitap Hz Peygamber (s.a.v)’ e yöneliyor; “İşte Ad (kavmi!) Rablerinin ayetlerini inkar ettiler, O’nun peygamberlerine asi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular (Hud Suresi 59)”

Ad kavminin başına gelenler Semud kavminin de başına geldi. Bu kötü sonuca dikkatini çekmek için hitap tekrar Hz Peygamber (s.a.v)’ e yönelmektedir: “Emrimiz gelince, Salihi ve onunla birlikte iman edenleri, tarfımızdan bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetli ve azizdir (Hud Suresi 66)”

Deprem sonucu kendileri ve ülkeleri helak olan Lut kavmini anlattıktan sonra Allah (c.c), Nebisi (s.a.v)’ne bu kötü sonu şu şekilde bildirmektedir; “Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine, Rabbinin katında işaretlenerek balçıktan pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık. O zalimlerden asla uzak değildir (Hud Suresi 82-83)”

‘O (helak) zalimlerden uzak değildir’ cümlesi, hiç pişmanlık duymaksızın ve tövbe etmeksizin günah ve isyan yolunda yürüyen Araplar’a bir tehdittir.

Medyen halkıyla firavunların helakını anlattıktan sonra, Allah (c.c) nebisine şöyle sesleniyor; “İşte bu, halkı helak olmuş olan memleketlerin haberlerindendir. Biz onları sana anlatıyoruz. Onlardan bugüne kadar izleri kalmış olanlar da, biçilmiş ekin gibi yok olan da vardır (Hud Suresi 100)”

Surenin sonlarına doğru Hz Peygamber (s.a.v)’e yöneltilen hitap zamirleri o kadar artıyor ki, diğer bir çok emrin yanında, bu zamirler on sekize kadar ulaşıyor. İşte bu hitapların risalet sahibi Hz Peygamber (s.a.v)’in kalbinde nasıl bir etki yaptığını düşünebiliyor musunuz?

Bu hitaplar şu ayetle başlıyor; “Onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendi kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri geldiğinde, Allah’ı bırakıp da taptıkları tanrıları, onlara hiçbir fayda sağlamadı ve ziyanlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramadı (Hud Suresi 101-102)”

Kıyamet günündeki cezayı anlatırken iki kez Allah (c.c)’ın Rabb ismi hitap zamirine bitişik olarak tekrar edilmekte: “Bedbaht olanlar ateştedirler, orada onların öyle feci nefes alıp vermeleri vardır ki, Rabbinin dilediği hariç, onlar gökler ve yer durdukça o ateşte ebedi kalacaklardır. Çünkü Rabbin, istediğini hakkıyla yapandır (Hud Suresi106-107)”

Üçüncü olarak da kıyamet gününde mutlu olacak kimselerin durumunu anlatırken tekrar edilmektedir; “Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlarda orada ebedi kalacaklardır. Bu nimetler, bitmez tükenmez bir lütuftur (Hud Suresi 108)”

Sonra Yüce Allah Nebisi (s.a.v)’ne şöyle sesleniyor; “O halde onların tapmakta oldukları şeylerden (bu şeylerin onları azaba götürdüğünden) şüphen olmasın. Çünkü onlar ancak daha önce babalarının taptığı gibi tapıyorlar. Biz onların nasiplerini mutlaka eksiksiz olarak vereceğiz (Hud Suresi 109)”

Ve tüm insanların kazandıkları kötülüklerin karşılıklarını belirli bir güne / kıyamet gününe kadar ertelediğine dair önceden vermiş olduğu kararı hatırlatıyor; “Andolsun biz Musa’ya kitabı verdik, fakat onda ihtilaf edildi. Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, elbette onların arasında hüküm verilmişti. Şüphesiz ki onlar Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler (Hud Suresi 110)”

İşte bu büyük toplanma gününe kadar, peygamberlik görevinde bulunan kimsenin kendisine emredileni yapması, imtihanın sıkıntılarına ve uzun bekleyişe tahammül etmesi gerekir. Hz Peygamber (s.a.v)’e tabi olan müminlerin de bu uzun sabır döneminde O (s.a.v)’nun sıkıntısını paylaşarak O (s.a.v)’nu teselli etmeleri gerekir.

  • “O halde sen ve seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir (Hud Suresi 112)”
  • “Gündüzün iki ucunda gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır (Hud Suresi 114)”

Sure sona doğru yaklaştıkça hitap zamirleri de birbiri ardına geliyor. Örneğin Allah (c.c.)’ın, Resûlü (s.a.v.)’ne söylemiş olduğu şu sözü bir düşünün: “Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helak etmez. Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı. Fakat onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler; ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesna. Zaten Rabbin onları bunun için yarattı ve Rabbinin şu sözü gerçekleşti: ‘Andolsun ki, cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduracağım.” İşte bu ayet Resûlullah (s.a.v.)’ın, “Beni Hud Suresi ve kardeşleri ihtiyarlattı.” sözünü açıklamıyor mu?

Kaynak: Muhammed Gazali Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 265-268

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir