Nifak ve Münafıklığın Mahiyeti
İslam insana yapılmış bir tekliftir. Teklifin mahiyetine vereceği cevap insanın mahiyetini de belirlemiş olur. Vahyin penceresinden baktığımızda bu tasnif olumlu anlamda Müslüman, müttaki ve mümin kavramları etrafında örülürken; olumsuz dizgede kafir, münafık, fasık gibi kavramlar sıralanır. Bu bağlamda yine Kur’an-ı Kerim söz konusu inanç alanlarında yaşayan bireylerin durumları hakkında tafsilatlı bilgiler verir, onların kişilik özelliklerinden bizi haberdar eder. Kur’an-ı Kerim hem münafıkların ruh dünyalarına, olayları anlamlandırma süreçlerine ve hem de diğer insanlar ile olan münasebetlerine değinmektedir.
Yazımıza konu edineceğimiz nifak ve münafıklık durumu tarihin her devrinde üzerinde durulması gereken bir mahiyet arz etmektedir. Hastalıklı bir ruh ve kişilik yapısının önemli örneklerinden biri olan münafıklık ve nifak toplumları içten içe tehdit eden bir durumdur aslında. Bireyin anlam ve değer dünyasında meydana gelen bir sapma olarak da ele alınabilir münafıklık. Münafık sürekli bir ikiyüzlülük durumu ile yaşamayı benimsemiş, çift kimlikli yaşamanın verdiği o huzursuz iklimde kendisine bir yol çizmiş kişidir.
Kalplerindeki hastalıklı hal, menfaatperest olmaları ve Müslümanlardan korkmaları gibi vasıflarına da vurgu yaparak Kur’an-ı Kerim bu kavramı bir inanç alanı olarak tanımlamıştır. Küfrünü gizleyen fakat imanını izhar eden bir tip olarak münafık, aslında küfründe sadık, imanında ihanet içindedir. Münafık, kötülüğün yaygınlaşması için çaba sarf edip, iyiliğe mani oluşu bakımından fıtri bir kaymanın alametlerini de üzerinde taşımaktadır.
Bir tür akletme, hissetme ve eyleme geçme biçimi olarak bakıldığında münafıklık karakter türü olarak karşımıza çıkmakta, söz konusu tutum İslam dairesi içinde gerçekleştiğinde ise Kur’an-ı Kerim bu tavrı inanç bağlamında ele almaktadır.
Münafıklıkların Temel Özellikleri
Yalancılık ve Yalan Yere Yemin
- “Münafıklar sana geldiği zaman, Şehadet ederiz ki, sen muhakkak ve mutlak surette Allah’ın peygamberisin dediler. Allah da bilir ki, sen elbette O’nun peygamberisin. Fakat Allah o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduğunu da biliyor (Münafikun Suresi 1)”
- Münafık, yaptığı bütün kötü fiillerini daima yalanla gizlemeye çalışmış kendisinin mazur görülmesine gayret sarf etmiştir. Yemin, münafığın kalkanıdır. Kendisine gelebilecek her türlü tehlikeye karşı kendisini onunla korur. “Onlar yeminlerini bir kalkan edindiler de (bununla insanları) Allah yolundan çevirdiler” ayeti bu hususa işaret etmektedir. (Münafikun Suresi 2)
Riyakarlık yani İkiyüzlülük: Münafıklığın en bariz vasıflarından biri de ikiyüzlülüktür. Bukalemun bir karaktere sahip olan münafıklar, istedikleri zaman istedikleri kılığa bürünmektedirler.
- “İnanmış olanlara rastladıkları zaman inandık derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman Biz sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz derler (Bakara Suresi 14)”
Korkaklık: Kur’an’a göre münafıkların en bariz özelliği kalplerinde hastalığın olmasıdır. Kalpte hastalık beraberinde korkaklığı da getirir. Onlar korkarlar. Zira müminlere karşı her ne kadar güzel görünüyorlarsa da içlerinde daima kin, adavet ve haset taşıyorlar. İçlerinde taşıdıkları bu sıfatların her an açığa çıkmasından endişe ediyorlar ve daima ruhi bir sıkıntı içindedirler.
“Münafıklar” sizden olduklarına dair Allah’a yemin ediyorlar. Oysa onlar sizden değildirler, fakat onlar korkak bir topluluktur. Eğer sizden korunmak için sığınacak bir yer yahut “barınacak” mağaralar ya da sokulacak bir delik bulsalardı, hemen oraya doğru yönelip koşarlardı (Tevbe Suresi 9)”
Ahde Vefasızlık: Münafığın vasıflarından biri de sözünü tutmaması, verdiği söze karşı vefasız olmasıdır.
- “Tıpkı, sıralanmış kof kütük gibidirler (Münafikun Suresi 4)”
Münafıklar, Müslümanların toplantılarında alınan bütün kararlara katıldıkları halde fikirlerinde ve duygularında samimi değillerdir. Verdikleri sözde durmazlar, çıkarlarına göre hareket eder.
- “Sana, Başüstüne derler; ama yanından çıkınca içlerinden birtakımı geceleyin (gündüz) söylemiş olduğunun tersini kurarlar. Allah, onların geceleyin düşünüp kurduklarını yazmaktadır. Onlara aldırma, Allah’a dayan (sana) vekil olarak Allah yeter (Nisa Suresi81)”
Müminlerle İstihza: Münafıkların özelliklerinden biri de alaya almaktır. Onların peygamber, Kur’an ve müminleri alaya aldıkları pek çok ayette vurgulanmıştır. Müminlerle karşılaştıklarında gayet samimi olduklarını ifade etmeye çalışırlar. Halbuki inkarcılarla karşılaştıklarında müminleri arkadan çekiştirmeyi ihmal etmezler:
- “Şeytanlarıyla baş başa kaldıkları zaman biz sizinle beraberiz. Biz ancak müminlerle alay edicileriz (Bakara Suresi 14)”
Müslümanların her hareketine kusur bulmakta gayet ustadırlar. Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenlerle alay eden kimselerin cezasını Allah verir. Onlara can yakıcı azap vardır. (Tevbe Suresi 79)
Fitne Çıkarmak ve Tahrikçilik: Münafıklar hep baştan beri fitne peşinde koşan beyinsiz ve anlayışsız kimselerdir. Rasulüllah’ın Medine’ye gelişinde ve henüz Allah onu düşmanlarına muzaffer kılmadan da durum böyleydi. Sonra hak geldi Allah’ın sözü muzaffer oldu da istemeye istemeye ona başlarını eğdiler.
Yaşadıkları toplumun birlik ve dayanışmasını bozmak için entrikalar çevirmeye başladılar.
- “Kendilerine yeryüzünde fesat çıkartmayın denilince biz ancak ıslah edicileriz derler. Gözünü aç onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat bunu anlamazlar (Bakara Suresi 11-12)”
Kararsızlık ve Tereddüt: Münafıklar, hiçbir inanca, hiçbir fikre ve davaya bağlı kalmazlar, daima kararsız ve mütereddittirler. Dümensiz bir gemi gibidirler. Dış etkilerle hareket eder, sabit bir konumları yoktur. Onlar imanda mı, küfürde mi karar kılacaklarını bilemedikleri için inananlarla mı yoksa kâfirlerle mi, birlikte olacaklarını da bilemezler. Bir onlara dönerler, bir de berikilere… Hiç kimsenin malı olmayan meta gibi ortada gidip gelirler.
- “Onlar küfür ile iman arasında bocalayan bir sürü gibi kararsızdırlar! Ne onlara ne de bunlara mal olurlar. Allah kimi şaşırtırsa artık ona asla bir yol bulamazsın (Nisa Suresi 143)”
Sonuç olarak diyebiliriz ki;
Kur’an-ı Kerim ve hadisler ışığında daha birçok özelliğinden hareketle münafığın kimliğini ve psikolojisini ortaya koymak mümkün olmasına rağmen yazımızın yayınlanacağı mecra bizi sınırlamaktadır. İslam insanın faziletlerini artırarak onu en güzel kıvama ulaştırmak ister. Doğru sözlülük, insanları küçük görmeme, fitneden sakınma, ahde vefa gösterme, cesaret ve şecaat gibi nice erdemler ile onun manevi anlamda donanım sahibi olmasını öğütler.
İslam’ın önerdiği insan tipi insanın insana yurt olduğu; bir insani sapkınlık anlamına da gelebilecek olan münafıklık ise insanın insanın kurdu olduğu bir ilişki düzeyine imkân sunar. Münafıklık bu durumu yaşayan bireyin insani özünü tahrip eden, sürekli bir emniyetsizlik duygusu içinde ruh halini günden güne hırpalayan bir duygu ve akletme biçimidir.
Zihniyetin toplumsallaşan bir yönü vardır. Bu anlamda münafıklar aileden başlayarak cemiyet hayatının da hastalıklı hücreleri gibi ana bünyeye zarar vermektedirler. Küfürlerini gizleyip, güya imanlarını izhar eden bu güruh tarihin her döneminde Müslümanlara içeriden darbe vuran özellikleri ile bilinirler.
İslam toplumunun yoluna güvenle devam edebilmesi yetiştireceği insanın manevi donanımları ile yakından ilgili olacaktır. Kendisine güvenilen, çalışkan, dürüst, adil, cömert ve benzeri değerler ile şahsiyeti inşa edilmiş fertler ancak kendilerini ve toplumlarını huzur ve adalet iklimine kavuşturabilir.
Kaynak: Doç. Dr. Mustafa Sarıbıyık (Strateji Geliştirme Başkan V.) / Diyanet Aylık Dergisi / Ocak / 2017 / bkz: 33-35
