1. Anasayfa
  2. Uncategorized

Kur’an-ı Kerim’in İlk Defa Toplanması ve Çoğaltılması


Kur’an-ı Kerim’in ilk defa iki kapak arasında toplanması Hz. Ebubekir döneminde gerçekleşmiştir. İslam coğrafyasının genişlemesiyle birlikte mushafların çoğaltılması ve farklı bölgelere gönderilmesi ise Hz. Osman zamanında yapılmıştır. Böylece Kur’an-ı Kerim, ümmetin tamamına doğru ve sahih şekilde ulaşmıştır.

Bu noktada gelin hep birlikte ilahi vahyin nasıl kitap haline geldiğini ve çoğaltıldığını kısaca hatırlayalım. Kur’an-ı Kerim’in nüzulünden sonra yapılması gereken en önemli iş elbette Allah kelamının noksansız ve hatasız bir şekilde yazılması, kayda geçirilmesiydi. Bu iş bizzat Resulüllah’ın nezaretinde vahiy katipleri tarafından yapılıyordu.

O dönemde farklı malzemelere yazılan Kur’an sayfalarının Peygamber’in (s.a.v) vefatından sonra ilk olarak Hz Ebubekir’in (r.a) halifeliği döneminde bir komisyon kurularak iki kapak arasında toplanması kararlaştırıldı.

Komisyon başkanlığına vahiy katibi ve aynı zamanda hafız olan Zeyd b. Sabit (r.a) getirilmişti. Komisyon, olağanüstü bir titizlikle sayfaları kitap haline getirmeye başlamış, her ayet Peygamber’in (s.a.v) huzurunda yazıldığına dair en az iki sahabenin şahitliğinde kayda geçirilmişti.

Sayfalar bu şekilde toplanıp iki kapak arasına alındığında artık ilk Kur’an Mushafı hazırlanmış oldu. Oluşturulan bu asil Mushaf, Efendimiz’in hanımı Hz Hafsa annemize emanet edilmişti.

Kur’an-ı Kerim’in mushaf haline gelmesiyle gönüller az da olsa rahatlamıştı ancak fetihler yoluyla genişlemesi yeni birtakım ihtiyaçları hasıl ediyordu. Hz. Osman (r.a), hilafeti döneminde, kıraat farklılıklarının giderilmesi ve İslam ile şereflenen beldelere Kur’an’ı Kerim mushaflarının ulaştırılması için Kur’an’ın çoğaltılması kararını aldı.

Hz. Osman (r.a), geri verilmek üzere Hafsa annemizden asıl olan ilk Mushaf’ı istedi ve rivayete göre sayılan on ikiyi bulan hafızlara, Hz. Ebubekir zamanında toplanan Mushafi Kureyş lehçesinin esas alınması kaydıyla istinsah edip çoğaltma görevini verdi.

Tamamlanan Mushaflardan biri Medine’de kalmış, diğerlerini Mekke, Kufe, Basra, Şam, Yemen ve Bahreyn’e gönderilmişti. Ancak Kureyş lehçesine göre yazılan bu Mushaflarda noktalar konulmamış ve harekeler yapılmamıştı. Bu yüzden zaman zaman okuma güçlükleri yaşanıyordu.

Ciddi bir sorun gibi gözüken bu meseleyi çözmek için ilk olarak Halife Abdülmelik b. Mervan’ın Irak valisi Ziyad b. Ebih harekete geçti. Halife Ziyad, Ebü’l-Esved ed-Dueli’den yanlış okumaların önlenmesi için çare bulmasını istemiş, o da emrine verilen bir katiple birlik te Mushaf’ı baştan sona kadar harekelemişti.

İşte rehberimiz Kur’an’ı Kerim’in, toplanması ve akabinde zuhur eden ihtilafların aşılmasından sonra doğru ve eksiksiz bir şekilde istinsahı artık mümkün hale gelmişti. Gelişen ve büyüyen İslam coğrafyasında nice kariler, nice hafızlar ve nice müstensihler bu ilahi fermanı okuma, öğrenme, koruma ve yayma noktasında sürekli çalışmışlar, sayıları on binleri bulan farklı hat ve güzellikte el yazma Kuran-ı Kerimlerin bizlere kadar ulaşmasını sağlamışlardı.

Yazma Kur’an-ı Kerimlerin her nüshası, aynı müstensih tarafından istinsah edilse dahi muhakkak kendine özgü bir hüviyet taşır. İstinsahın zamanı, kullanılan malzemesi, yeri ve müstensihi değiştikçe de nüshalar arasında farklar oluşur.

Tezhip özellikleri, hattın çeşidi, kullanılan kağıdın veya mürekkebin cinsi bile eserler arasında farklılıklara sebebiyet verir. Günümüze ulaşan bir çok el yazması Kur’an-ı Kerim’de bu farkları açıkça görebilmemiz mümkündür.

Bize düşen, böyle nadide Kur’an’ı Kerimlerin en güzel koşullarda muhafazasını sağlamaktır. Günümüze intikal etmiş bütün el yazmalarına, eseri yazanlara, bu günlere ulaşmasında emek gösterenlere haksızlık yapmadan ve yine o eserin tarihî dokusunu bozmadan hak ettikleri değeri vermeliyiz.

Samet Turan

Kaynak: Diyanet Aile Dergisi / Mayıs 2019 / bkz: 65-67

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir