Kur’an toplumların çöküşünde, başka bir ifadeyle Allah’ın toplumları yıkıma uğratmasında veya bir toplumun yerine başka bir toplum getirmesinde sorumluluğu insana vermektedir.
İnsanlar kendi iradeleriyle çöküş şartlarını ve nedenlerini oluşturduktan sonra Allah, sünneti gereği çöküntü gerçekleştirmektedir. Yani çöküşün müessibi insan olmaktadır. Nitekim bir İskoç olan ahlakçı filozof A.Ferguson (1723-1816); Çöküş mutlaka kaçınılmaz değildir. Çöküş insanlığın doğasındaki tedavi edilemez bir hastalıktan değil, iradi ihmaller ve ahlak bozukluklarından ileri gelir’ derken aslında bu gerçeğe işaret etmiş olmaktadır.
Kur’an, çöküş nedenlerini açıklayarak yaşayan ve yaşanacak olan toplumlarına yanı yanlışlara düşmemelerini ve dolayısıyla çöküşten kurtulmalarını istemektedir. Kuşkusuz çöküş problemi bir tek veya birkaç nedenle ele alınamayacak kadar karmaşık ve önemli bir problemdir. Dolayısıyla çöküş, birçok yönden ve bütün boyutlarıyla incelenmesi gereken bir olgudur.
Kur’an’ın toplumsal çöküşün nedenlerini bütün boyutlarıyla ele aldığını ve insanlara gösterdiğini görüyoruz. Ayetlerden yaptığımız çıkarımlara göre söz konusu nedenleri;
- İtikadi,
- Ahlaki,
- Siyasi ve
- Sosyo-ekonomik olmak üzere dört ana maddede toplamak istiyoruz.
Bu bağlamda belirtilmelidir ki; Kur’an, ele aldığı bütün meselelere olduğu gibi toplumların çöküş nedenlerine de bütüncül bir şekilde yaklaşmakta, yani çöküş nedenlerini ele alırken örneğin; itikadi nedenleri ayrı, ahlaki nedenleri ayrı görmemekte, onları birbirinden apayrı şeylermiş gibi değerlendirmemektedir. Bütün nedenleri iç içe ele almakta ve dini-ahlaki bir bakış açısıyla ortaya getirmektedir Kur’an fiziki olayları dahi dini-ahlaki alana çekerek ele almaktadır.
Genelde Kur’an’ı, özelde ise Kur’an’a göre toplumsal çöküş ve nedenlerini doğru anlamak için Kur’an’ın bu özelliğinin iyi bilinmesi gerekmektedir.
Bizim burada çöküşün nedenlerini sistemleştirerek ayrı ayrı maddeler halinde ortaya koymamızın nedeni ise, konunun anlaşılır kılınmasını sağlamaya yöneliktir.
Kur’an’da toplumsal çöküşün itikadi nedenlerine bakıldığında, özellikle şirk, küfr, fısk, istikbar, istihza, atacılık, irtidad ve nifak üzerinde durulduğu görülür.
Kur’an’a göre inançların, toplumların gerilemesi ve çökmesinde çok önemli payı olduğu görülür. Çünkü yukarıda da görüldüğü gibi inançlar, insanların davranışlarının temelini oluşturmakta ve toplumsal hayatı yönlendirmektedir.
Bu yüzden de Kur’an, kötü davranış ve hayat tarzına götürücü inançları mahkum ederek tevdit inancını ortaya koymaktadır. İnsanların zihniyeti Tevhit ile değiştiğinde, hayata bakışları ve bütün hayatları da değişecek ve düzenli-fesatsız bir toplum oluşacaktır.
Toplumsal Çöküşte Ahlaki Nedenler
Kur’an’da toplumsal çöküşün ahlaki nedenleri kapsamında zenb, ism, hatie, seyyie ve cürm sözcükleriyle ifade edilen günahlar, haddi aşma, fitne ve fesad, bencillik, ihtilaf, tefrika ve ıslah mekanizmasının olmayışı zikredilebilir. Ahlaki nedenler kapsamındaki söz konusu olumsuz değerler Kur’an’a göre toplumların veya medeniyetlerin yıkımlarına neden olmaktadır.
Olumsuz değerler (örneğin fahşa/ livata, zulm, fesad vb değerler) günahlar sınıfına girmektedir. Özetle, insan ve toplum problemini felsefi ya da bilimsel terminoloji düzleminde tartışmak yerine, kendi özgün terminolojisi içinde ele alan Kur’an, toplumun çökmemesi için günahlara boğulmamak gerektiği mesajını vermektedir.
Toplumsal Çöküşte Siyasi Nedenler:
Kur’an, zulüm, istikbar, kötülüğü yaygınlaştırma, fesat ve yönetici seçkinlere mutlak itaati toplumsal çöküşün siyasal nedenleri olarak saymaktadır. Kur’an ‘a göre söz konusu olumsuzlukları üzerinde taşıyan yöneticiler ve onlara itaat eden halk, toplumların varoluş ve yok oluş yasaları gereği çökmeye mahkumdur
Toplumların Çökmesinde Sosyo-Ekonomik Nedenler:
Nankörlük, zenginlik ve maddi refah (mütreflik), israf ve tebzir, ticari ilişkilerde adaletsizlik gibi olumsuzlukları, toplumların çöküşünde veya toplumsal çöküşe etkili olan önemli nedenler olarak ele almaktadır.
Toplumsal çöküş konusunda Kur’an’ın üzerinde durduğu önemli hususlardan biri de, toplumun tarihini ve hayatın sürdürmesinde ıslah mekanizmasının gerekliliğidir.
Ayetlerden ıslah mekanizmasını veya emr-i bi’l ma’ruf ve nehy ani’l-münker kurumunu iyi işleten bir toplumun, çökme sürecine girmeyeceğinin ve çökmeyeceğinin önemle vurgulandığı anlaşılmaktadır. Bu ise günümüz toplum ve devletleri için de hayati öneme sahip bir konu olarak önümüze gelmektedir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Kur’an’ın Nüzulünün 1400. Yılı Anısına Diyanet İlmi Dergi Kur’an Özel Sayısı / bkz: 776-779