Hristiyanlara gelince, onların inançlarındaki belirsizlik ve kapalılık had safhadadır, çelişki ve tutarsızlıklar ise apaçıktır. Onlar diyorlar ki: Bizim Rabbimiz İsa Mesih’tir. O’nun annesi hakkında da; o tanrıının annesidir diyorlar. Yine aynı şekilde diyorlar ki: Baba ise ezeli ilahtır ve O oğlunu insanlara elçi olarak göndermiştir.
Rûhu’l Kudüs Hz. Cebrail (a.s.) hakkında da şöyle diyorlar: O, ilahtır. Sonra da; bunların hepsi tek bir ilahtır, diyorlar.
Andolsun ‘Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenler de kafir olmuşlardır. Halbuki bir tek Allah’tan başka hiçbir tanrıı yoktur. Eğer diyegeldiklerinden vazgeçmezlerse içlerinden kafır olanlara acı bir azap isabet edecektir (Maide Suresi 73)
Günümüz dünyasını saran sürekli çatışma, İslam ile Hristiyanlık arasındadır; bu savaş Allah (c.c)’ı mutlak bir vahdaniyetle niteleyen, yer ve göklerde O (c.c.)’nun dışındaki her şeyi O (c.c.)’nun mülkü olarak sayan, O (c.c.)’nun celal ve cemalinin yüceliği önünde boyun eğen;
Melekleri, peygamberleri ve tüm insanları, kendisine karşı konulamaz tek bir ilahın önünde diz çökerek boyun eğen varlıklar olarak kabul eden İslam ile, taşkınlıklar türeten ve üç ilaha kulluk eden, daha sonra da bu üç ilahın tek bir İlah olduğunu iddia eden Hristiyanlık arasında geçmektedir. îşte bu sebeple İlahi hitap Hz. Muhammed (s.a.vs.)’e yöneliyor:
De ki: Ey kitap ehli! Dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önce sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusunda uzaklaşan bir topluma uymayın (Maide Suresi 77)
Öyle gözüküyor ki, bu savaş kıyametin kopmasından kısa bir süre öncesine kadar devam edecektir. Çünkü Allah (c.c.) kulu İsa’yı, kendisinin Allah (c.c.)’a kulluk ettiğini bil-dirmek ve kendisini Allah (c.c.)’a ortak koşanlarla savaşmak için yeryüzüne gönderecektir.
Hristiyanlık düşüncesi bizzat kendi içerisinde birçok gruplara ayrılmıştır. Dünya, din savaşlarını bu ayrılıklar esnasında öğrenmiştir. Bu din savaşları öyle savaşlardır ki, yüzyıllar boyu devam etmiş ve oluk oluk kanlar akıtılmıştır. Sonuçta insanlar bu ayrılıkların ve din savaşlarının tahribatlarından, ancak ki-liseyi devlet idaresinden uzaklaştırdıktan sonra kurtulabilmişlerdir. Tüm bu olup bitenlere rağmen, toplumdan soyutlanmış mezhepler, İslam’a tuzak kurmak için bu yüzyılda anlaşmaya varmışlar ve birleşmişlerdir.
Örneğin Yahudiler Filistinlileri öldürüyorlar, Hintliler ve Budistler de Güney Asya’daki Müslümanları öldürüyorlar. Yeni sömürgeciler ise, diğer Müslüman halklarla savaşıyorlar ya da kültürel ve İktisadi saldırılar düzenliyorlar. Sonuçta bizler de şu ayeti kerimenin ifade ettiği anlamları düşünüyoruz.
İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şid-detli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi olarak en yakın olarak da, ‘biz Hristiyanla-rız diyenleri bulacaksın, çünkü onların, içinde keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar. Resûl’e indirilenleri duy-dukları zaman tanış çıktıkları gerçekten dolayı, gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: Rabbimiz! îman ettik, bizi şahit olanlarla beraber yaz (Maide Suresi 82-83)
Kaynak: Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 135-136