Kabir, Kıyamet, Diriliş ve Ahiret Hayatının Temel Kavramları
Kabir
Kabir: Kabir, ölen kimsenin konulduğu yer demektir. Ziyaret edilen yer anlamında buna mezar da denir. Kabir, dünya hayatı ile (kıyametin kopmasıyla başlayıp sonsuza kadar sürecek olan) ahiret hayatı arasında bir geçiş devresidir. Münker ve nekir isimli meleklerin sorgusuyla başlayan kabir hayatı kafirlere ve günahkarlara azap, müminlere ise mutluluk verir.
Nitekim Peygamber Efendimiz: Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur” buyurmuştur. Sorgu için kabir şart değildir. Kişi ister suda boğulmuş olsun isterse yanıp kül olsun ya da yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olsun yine sorguya çekilecek ve bu geçiş dönemini yaşayacaktır.
Kıyamet
Kıyamet: Dünyanın sonu gelince Cenabı Allah İsrafil (a.s)’e emredecek, o da birinci defa suru üfleyecektir. Bu üfürüşle yer yerinden oynayacak ve bütün canlılar ölecektir. İşte dünyanın sonu demek olan kıyamet, böylece kopmuş olacaktır.
Kur’an-ı Kerim’de kıyamet günü mealen şöyle anlatılır: Ey insanlar Rabbinizden korkun. Çünkü kıyamet vaktinin sarsıntısı müthiş bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiğinden vazgeçer. Her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir, fakat Allah’ın azabı çok şiddetlidir (1)
Ba’s (Diriliş)
Ba’s (diriliş): Ba’s, öldükten sonra dirilme demektir. Bu dirilme kıyametin kopmasından sonra İsrafil (a.s)’ın sura ikinci defa üflemesiyle olacaktır. Böylece bütün yaratıklar yeniden dirilecek ki, buna ölümden sonra dirilme denir. Ehli Sünnet alimlerine göre tekrar diriliş hem beden hem de ruh ile olacaktır. Kur’an-ı Kerim, öldükten sonra dirilmenin olacağını sadece haber vermemiş; ispat etmesi için bir takım akli deliller de getirmiştir.
Konu ile ilgili bazı ayet mealleri şunlardır:
- Kendi yaratılışını unutarak bize bir de misal getirdi: Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek? dedi. De ki: Onları ilk defa yaratan diriltecek. O her yaratmayı hakkıyla bilendir (2)
- Önce yaratan ölümünden sonra tekrar dirilten O’dur. Bu O’nun için daha kolaydır (3)
- İlk yaratmada acizlik mi gösterdik? Hayır, onlar yeni bir yaratma hususunda şüphe içindedirler (4)
- Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılması insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler (5)
Kur’an-ı Kerim’de öldükten sonra dirilme hakkında geçmişte vuku bulmuş örnekler verilmiştir.
Bakara süresinin 260. ayetinde anlatılan Hz. İbrahim (a.s) zamanında paramparça edilen dört kuşun tekrar diriltilmesi hadisesi ile aynı sürenin 229. ayetinde anlatılan Hz. Üzeyr (a.s) ile ilgili hadise bunlardan birer örnektir.
Haşir ve Mahşer
Haşir ve Mahşer: Haşir, sözlükte toplanmak ve bir araya gelmek demektir. Istılahta ise Allah Teala’nın insanları hesaba çekmek üzere ikinci defa dirilişten sonra bir araya toplaması demektir. İnsanların toplandıkları yere ise, mahşer denir.
Kur’an-ı Kerim’de haşir ile ilgili bazı ayet mealleri şöyledir:
- Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi gözleri düşkün (utançtan yere bakar) bir halde ve davetçiye koşarak kabirlerden çıkarlar. O esnada kafirler bu çok çetin gündür derler (6)
- Sakınanları o gün Rahman’ın huzurunda O’na gelmiş konuklar olarak toplarız, suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz (7)
- Allah’ın onları bir araya toplayacağı gün, sanki onlar sadece (dünyada) kendi aralarında görüşüp tanışacakları gündüzün bir saatinden başka kalmamış gibi olurlar. (Ahirette) Allah ile karşılaşmayı yalanlayıp doğru yolu tutmamış olanlar gerçekten ziyana uğramışlardır (8)
Mahşer, çok sıkıntılı bir gündür. O gün sıcağın ve güneşin yakıcılığının ölçüsü yoktur. Herkes bir an önce bu büyük imtihanı vermenin korkusu ve heyecanı içindedir.
İnsanoğlunun en büyük derdinin bir gölgeye sığınmak olduğu bu günde Cenabı Allah şu yedi sınıf insanı kendi manevî gölgesinde barındırır:
- Adaletli devlet başkanı.
- Allah’ın ibadetiyle yetişen genç.
- Kalbiyle mescitlere bağlı kimse.
- Allah için birbirini seven ve bu uğurda bir araya gelip bu sevgiyle ayrılan kimseler.
- Mevki sahibi ve güzel bir kadının cinsel ilişki davetini “Ben Allah’tan korkarım” cevabıyla reddeden kimse.
- Sağ elin verdiği sadakayı sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka veren kimse.
- Issız bir yerde Allah’ı zikrederek gözleri yaşla dolup taşan kimse
Mahşer günü insanlar kendi dertlerini düşünmekten en yakınlarıyla dahi ilgilenemeyeceklerdir. Konuyla ilgili bir ayeti kerimede mealen şöyle buyurulur: O gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından kaçar (9)
Amel Defteri
Amel Defteri: İnsanlar, hesaplarının görülmesi için mahşer denilen yerde toplandıktan sonra kendilerine dünyada iken yaptıkları iyi ve kötü işlerin yazılı bulunduğu amel defterleri dağıtılır. Bu defterlerde insan, iyi ve kötü her ne yapmış ise hepsini bulacak ve Vay halimize, bu nasıl kitapmış, küçük büyük hiç bir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş (10) diyeceklerdir.
Hesap
Hesap: Amel defterleri verildikten sonra Allah Teala insanları sorguya çeker. Peygamber Efendimiz o gün insanlara şu beş şeyin sorulacağını haber vermiştir.
- Ömrünü nerede tükettiğinden,
- Gençliğini nasıl geçirdiğinden,
- Malını nerede kazandığından,
- Malını nereye harcadığından,
- Bildiklerini uygulayıp uygulamadığından.
Sorgulama sırasında amel defterlerinden başka insanın organları da kişinin yaptığı işlerde şahitlik edeceklerdir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyrulur: Kendi dilleri, elleri ve ayakları yapmış olduklarına şahitlik ettikleri gün onlar büyük azaba uğrayacaklardır (11). Sorgulama sırasında hiç kimseye haksızlık yapılmayacak ve hiç kimsenin hakkı kaybolmayacaktır.
Mizan
Mizan: Mizan, sözlükte terazi demektir. Istılahta ise, mahşerde herkesin dünyada yapmış olduğu amellerin (sevap ve günahların) tartılacağı adalet ölçüsü anlamındadır. Tartıda iyilikleri kötülüklerden ağır gelenler kurtuluşa erecek, hafif gelenler ise cehenneme gideceklerdir.
Cehenneme gidenlerden mümin olanlar ise işledikleri suçun karşılığı olan cezayı çektikten sonra cennete gideceklerdir. Mizanla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır. Tartıları hafif gelenler işte onlar, kendilerine yazık edenlerdir. Onlar cehennemde ebedi kalıcıdırlar (12)
Havuz
Havuz: Kevser havuzu, Cenabı Allah’ın Peygamber Efendimize bahşettiği bir havuzdur. Bu havuzun suyu sütten daha beyaz, miskten daha hoş kokuludur. O dehşetli günde müminler bu sudan içip hararetlerini dindirecekler ve bir daha susuzluk hissetmeyeceklerdir.
Kevser havuzu ile ilgili birçok hadis olduğu gibi, “Ey Muhammed! Sana kevser verdik (13)” ayetindeki kevserin, kevser havuzu olduğu tefsirlerde anlatılır.
Şefaat
Şefaat: Şefaat, Peygamber Efendimizin ve büyük zatların Allah’tan bazı günahkar müminlerin bağışlanmasını ve azaptan kurtulmalarını dilemeleri demektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler içindir” buyurmuştur.
Şefaat ile ilgili bazı ayet mealleri şöyledir:
- O’nun izni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir? (14)
- Onlar, Allah’ın rızasına ermiş olandan başka kimseye şefaat etmezler (15)
Sırat
Sırat: Cehennem üzerinde kurulan köprünün adıdır. Bütün mükellef canlılar üzerinden yürüyecek, cennet ehli onu geçecek, cehennemlikler ise ayakları sürçüp ateşe düşeceklerdir.
Cennet
Cennet: Cennet ahirette müminlerin sürekli kalacakları mükafat yeridir. Cennet, dünyada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği insanların hayalinden geçiremediği her türlü nimet ve güzelliklerle donatılmıştır. Orada korku, üzüntü ve hastalık yoktur. Her şey insanın gönlüne göredir.
Müminler cennette zevk ve sefa içinde sonsuza kadar devam edecektir. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyuruluyor: İman edip, iyi (yararlı) işler yapan kimseler cennetlik olanlardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır (16)
Cehennem
Cehennem: Cehennem, ahirette kafirlerin sürekli, (tövbe etmeden günahkar olarak ölen ve Allah’ın kendilerini affetmediği) müminlerin de geçici olarak kaldıkları yerdir. Konu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:
“O inkar edip zulmedenler var ya, onları Allah ne bağışlayacak, ne de bir yola iletecektir. Sadece cehennemin yoluna (iletecek ve) orada ebedi kalacaklardır. Bu da Allah’a çok kolaydır (17)”
Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…
İsmail Ekinci
(1-Hacc Süresi 1-2) (2-Yasin Süresi 78-79) (3-Rum Süresi 27) (4-Kaf Süresi 15) (5-Mü’minun Süresi 5) (6-Kamer Süresi 7-8) (7-Meryem Süresi 85-86) (8-Yunus Süresi 45) (9-Abese Süresi 34-36) (10-Kehf Süresi 49) (11-Nur Süresi 24) (12-Mü’minun Süresi 102-103) (13-Kevser Süresi 1) (14-Bakara Süresi 255) (15-Enbiya Süresi 28) (16-Bakara Süresi 82) (17-Nisa Süresi 169)