Şüphesiz şu bir gerçektir ki Allah’ın insana vermiş olduğu en büyük sermaye ömürdür.
İşte bundan dolayıdır ki; Ömür kula verilmiş bir emanettir. Eğer onu ilk hali üzere saf ve temiz olarak muhafaza ederse, emaneti eda etmiş olur. Eğer onu harcar ve kirletirse, o zaman Allah Teala’ya ihanet etmiş olur. Allah Teala ise ihanet edenleri asla sevmez. İbn Abbas’ın rivayet ettiği bir hadiste Allah Resulü (s.a.v): Allah’ın farzlarını zayi eden kimse, O’nun emanetini muhafaza etme dairesinden çıkmış olur buyurmaktadır (1)
İşte bu yüzdendir ki; “Kul hayatında ne kadar kötülük yaptıysa, hepsi de kendisine ayrılık anında hatırlatılacak ve ömrünün son anında hepsini müşahede edecektir. Eğer kalbinde bu kötülükleri güzel görür ve nefsiyle onları arzulayarak durursa bunlar az da olsalar onun ameli olarak hesap edilecek ve sonu da bunlar üzere olacaktır. Aynı şekilde yaptığı iyilikler de kendisine hatırlatılacak ve müşahede etmesi sağlanacaktır. Eğer kalbi onlarla beraber olur veya bunlardan hoşlanırsa, ameli olarak bunlar hesap edilecek ve bu da onun mutlu sonu olacaktır (2)
Kul ölüm anında, yani ömrünün son saatinde gözündeki perdenin de kaldırılmasıyla birçok sima görür.
Bunlar, Allah Teala’nın dışında ilah edinilen veya Allah’a ortak koşulan ilahların simalarıdır. Bunların hepsi de dünyanın süsü ve aldatmacasıdır. Eğer kulun kalbi bu simalardan birinin yanında durur veya bunlardan bir kısmı ona süslü gelir de kalbi bunlar herhangi birine kayarsa, son nefesini bunun üzerinde noktalanmış olur. Canı da işte bu şekilde, kuşku ve şirk üzereyken çıkar. İşte kötü son (3)
O zaman ey güzel Kardeşim! Günlerini boşa harcama! Çünkü onlar senin sermayendir. Sermayen elinde olup onu kullanabildiğin sürece kazanç sağlayabilirsin. Ahiretin sermayesi de dünyada geçmez. Ama sen burada geçmeyen o sermayeyi toplamaya çalış. Çünkü öyle bir gün gelecek ki (kıyamet günü) bu sermaye o vakit çok kıymetli olacak. Öyleyse sen bu sermayeden çokça hazırlamaya gayret et. Çünkü o gün bunu kazanamazsın (4)
O zaman görün, duyun, bilin ve sizden önce gidenlerden ibret alın ki “Dünya sırtını döndü ve vedayı duyurdu, ahiret ise göründü. Bilmiş olun ki, bugün yarışa hazırlanma günü, yarın ise yarıştır. Cennet hedef, cehennem ise varılacak sondur. Ölümünden önce hatasından tövbe eden kimse yok mu? Şiddetli ihtiyaç günü gelmeden kendisi için çalışacak kimse yok mu? Bilmiş olun ki, siz arkasından ecelin olduğu ümit günlerindesiniz. Kim ümit günlerinde ecel gelmeden çalışırsa, ameli ona fayda verir; eceli ise ona zarar vermez (Hz Ali)
O zaman ölümün bile öldürüldüğü o günde, rezil rüsvay olmak istemiyorsan, Rabbinin öfkesi, azabı ve gadabıyla karşılaşmak istemiyorsan bir an önce kendine çeki düzen ver ve azık hazırla. Rabbinin salih amel işleyen mümin kulları için hazırlamış olduğu nimetlere-cennete kavuşmak için acele et. Çünkü senden önce gidenler hiç beklemedikleri bir anda gelmesi kesin olan ölümle karşılaştılar ve yapmak istediklerini yapamadan bu dünyadan gittiler.
Nitekim maneviyat önderlerinden olan Bilal b. Sa’d diyor ki:
Ey İnsanlar! Sizler yok olmak üzere yaratılmadınız, bilakis baki kalmak üzere yaratıldınız. Bir diyardan başka bir diyara nakledileceksiniz. Şöyle ki: Sulbden rahme, rahimden dünyaya, dünyadan kabre, kabirden arasata, arasattan cennete veya cehenneme nakledileceksiniz.
Acele etmezsen eğer; Ebu Hureyre dediği üzere
“Kafir kabrine bırakıldıktan sonra cehennem ateşindeki yerini görecektir. Rabbim, beni geri döndür, tövbe edeyim ve salih amel işleyeyim der. Ona şöyle cevap verilecek: Sana yaşadığın kadar bir ömür verildi. Sonra onun kabri üzerine daraltılıp sıkıştırılır. O yırtıcı hayvanın dişleriyle ısırılmış gibi olacaktır. Uyanacak ve korkacak, yerin haşaratı, yılanları ve akrepleri üzerine hücum edecektir (5)”
Hz Ali (r.a) dediği gibi: “Hedef önünüzde, kıyamet ise arkanızda sizi sürüyor. Hafifleyin ki, yetişesiniz. İlkinizle sonuncunuz bekleniyor”. Evet hafifleyin ve sırtınızdaki günah yüklerini tövbe ile atabildiğiniz kadar atın ve yapmak isteyip de yapamadığınız ya da yapmadığınız salih amelleri işlemeye bakın. Çünkü ömür kısa ve bir su misali akıp gitmekte ve giden zamanı da geri getirememektesin.
Unutmayın ki zatın birisinin dediği gibi; Ölüm anında herkesin pişmanlığı kusuruna göre olacaktır
Evet üstte belirttiğimiz üzere ya bu yüklerden kurtulacaksın, tövbe edip salih amel işleyerek ve Allah’ın affını ve mağfiretini ümit ederek ona yöneleceksin. Çünkü;
Muhammed Gazali’nin de dediği gibi; İnsanoğlu çürük olmayan sağlam tohum ektiği zaman, Allah o ekilen tohumu büyütüp olgunlaştıracaktır. Kim elma ekmişse Allah onu soğan olarak bitirmemiştir. Herkes ektiğini biçer (6)
Yada dünyaya ne için geldiğini bilmeyen ve avare avare dolaşan ve avanak avanak yaşayan, yaptığı ve ettiği her kötülüğün ve isyanın yanına kar kalacağını sanarak yaşayan ve bu yaşantısından da hiç bir pişmanlık duymayan tiplemeler göreceksin ki işte
Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır (7)
İşte “Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir! (8)”. Halbuki kendisi bir damla kokuşmuş sudan yaratılmış, büyüyüp, gelişmiş, insan olmuş ama sonradan bu insanlık vasfını kaybederek başka vasıflara bürünmüştür.
Oysa sormak gerekmez mi; “Ey insan! Seni yaratıp seni düzgün ve dengeli kılan, seni istediği bir şekilde birleştiren, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir? (9)”
Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…
İsmail Ekinci
(1-Ebu Talib el-Mekki / Kalplerin Azığı / C:2 / bkz: 165) (2-Ebu Talib el-Mekki / Kalplerin Azığı / C:2 / bkz: 329) (3-Ebu Talib el-Mekki / Kalplerin Azığı / C:2 / bkz: 325) (4-Ebu’l Leys Semerkandi / Tenbihü’l Gafilin / bkz: 57) (5-İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri / C:7 / bkz: 469) (6-Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 823) (7-A’raf Süresi 179) (8-Naziat Süresi 39) (9-İnfitar 6-8)