Orucun Kazası
Ramazan orucu dinimiz İslam’a göre mükellef olan her Müslümana farzdır. Ramazan orucunu kasten ve bilerek bozmanın cezası dörttür.
Bunlar
- Kaza.
- Kefaret
- Fidye
- Günün geri kalan kısmını oruçlulara benzemek için tutmak
Orucun kazası: Orucun kazası, özürlü veya özürsüz orucu terk eden mükellef Müslümana farzdır. Aybaşı olan kadın orucu kaza edeceği gibi, dinden çıkmış sonra da tekrar dine dönmüş kimse de kaza etmekle yükümlüdür. Kafir, çocuk ve deliler kaza etmezler.
Ramazan orucu kaza edilirken, ara vermeden birbiri peşine tutmak mecburiyeti yoktur. Tutanın keyfine bağlıdır; dilerse aralıklı tutar, dilerse ara vermeden. Kefaret orucunu ancak cinsi münasebet gerektirir. Cinsi münasebetin dışındaki sebeplerle bozulan oruçlarda kefaret yoktur.
Kefaret
Kefaret: Bir köle azad etmek; buna imkan yoksa, arka arkaya iki ay oruç tutmak, buna da güç yetmezse altmış miskini doyurmaktır.
Günün geri kalan kısmını iftara kadar tutmak: Orucunu bilerek veya hataen bozan kimseye günün geri kalan bölümünde yiyip içmemek vacip olduğu gibi, “yevm-i şek de adil bir kişinin ayı görüp haber vermesiyle günün baki kısmını yiyip içmemekle geçirmek de vacipdir. Yolcunun, yolculuğu esnasında dayanabiliyorsa oruç tutması, tutmamasından daha iyidir.
Fidye
Fidyeye gelince: Çocuklarına bir zarar dokunacağından korktukları için oruçlarını yiyen gebe ve emzikli kadınların fidye vermeleri vacib olur. Bu da, orucu kaza etmekle birlikte, her gün için bir fakire bir «mud» buğday vermektir. Çok düşkün bir ihtiyar oruç tutamadığında her günün orucuna karşılık bir müd buğday fidye verir.
Kaynak: İmam-ı Gazali / İmam-ı Gazali’den Müminlere Vaazlar / bkz: 119-120