Servetin İnsan Üzerindeki Etkileri ve Uyarılar
Ey aldanan insan. Hayret vericidir ki, durum böyle olduğu halde, haram ve şüpheli şeylerin ardından gitmekte devam ediyorsun. İnsanların kirli mallarına, köpeğin leşe saldırdığı gibi saldırır, övünme, süs ve şehvetinin peşinde döner, devamlı onun emirlerine uyarsın, dünya fitnelerinden kendini kurtaramadın. Sonrada sahabenin servet edindiğini söyler, buna da Abdurrahman b. Avf’ı delil olarak gösteriyorsun. Sen de kendini güya onlar gibi sanıyorsun.
Sana yazıklar olsun: Senin yaptığın bu mukayese, şeytanın batıl mukayeselerinden olup geçerli değildir. Hayatım üzerine yemin ederim ki, Ashabdan bazısı mal sahibi idi. Fakat onların gayeleri, serveti yığmak için değil kendi geçimlerini temin ve Allah yolunda harcamak içindi. Onlar, mallarını helal yoldan kazandı ve helalinden yediler. Mallarının hesabını yaptılar ve artan kısmını Allah rızası için yoksullara dağıttılar.
Herkese hakkını verip, servetleriyle cimrilik değil bilakis cömertlik yaptılar. Onlardan bir kısmı malının yarısını, bir kısmı da hepsini Allah yolunda harcadı. Sıkıntıda ve darlıkta kaldıkları zaman, kendi özür ve isteklerinden çok Allah rızasını ön planda tuttular.
Allah için söyle: Sen onlara benziyor musun? Nerdee? Sen onlardan dağlar kadar uzaksın. Sonra Sahabenin çoğu fakirliği zenginliğe tercih eder, yoksul kalma korkusunu asla duymaz, geçim konusunda Allah’a kesinlikle inanırlardı. Allah’ın takdirine rıza gösterir, belalara razı olur, sıkıntıya sabır, ferahlığa şükür, bolluğa da Allah’a hamd ederlerdi.
Benlik ve kibirden dikkatle kaçınır ve Allah için alçak gönüllü davranırlardı. Dünyalıktan mubah olan kısmını kalır ve onunla yetinirlerdi. Ayrıca aza kanaat eder, dünyaya aldırmaz, sıkıntılara dayanır, açlığa sabreder, nimet, bolluk ve bereketten köşe bucak kaçar, onlara itibar etmezlerdi.
Allah için söyle: Sen zengin olduğun zaman azarsın, bolluk seni kibirli yapar, malının çokluğu seni adeta huzurlu kılar. Öyle ki, Allah’ın sana verdiği nimetlere karşı şükür etmezsin ya da şükrün de gaflet edersin. Darlığa düştüğün zaman ümitsizliğe kapılır, başına bir felaket geldiğinde ise kızar, Allah’ın takdirine rıza göstermezsin. Evet, sen fakirliğe kızıyor ve ondan nefret ediyorsun.
Bu yüzden de yoksulluğa karşı savaş açıyorsun. Halbuki fakirlik peygamberlerin övündükleri bir durumdur. Onların övünüp baş tacı ettikleri şey, sana utanç veriyor! Sen yoksulluk ve fakirlikten korkar ve devamlı olarak mal toplarsın. Bu senin Allah’a olan bağlılık ve güveninin zayıflığını gösterir. Bu günah olarak sana fazlasıyla yeter. Sen serveti yığarken, bunu dünyanın süsünü, zevk ve şehvetini düşünerek yaparsın.
Yüce Allah buyuruyor ki; “Siz Bütün zevklerinizi dünya hayatınızda kullanıp tükettiniz, onlarla safa sürdünüz (Ahkaf Süresi 20)”
Ve sen hala gaflete devam ediyorsun, senin kıymetin bu dünyada verildiği için, ahiretten nasibin yoktur. Orada insan bela ve özlem içinde kalır. Evet sen serveti kibirlilik, övünmek ve dünya süsü için toplamıyor musun?
Peygamberimiz buyuruyor ki; ‘Dünyalıktan kaybettiği bir şey için üzülen kimse, Cehenneme bir aylık mesafe yaklaşmış olur’.
Böyle durumda, malını çoğaltmak için bazen öyle zamanlar olur ki, dinden bile çıkarsın. Fakat ne yazıktır ki sen bunun farkına varmazsın. Sen ancak dünyalığı nasıl almayı ister, dünyalığın sana ulaşmasından sevinç ve ferahlık duyarsın.
Peygamberimiz buyuruyor ki Dünyayı seven, onunla sevinen kimsenin kalbinden Allah korkusu gider.
Kaynak: İmam Gazali / el-İhya / C: III / bkz: 752-754