Şeytanın Kalbe Giriş Kapılarının En Önemlilerinden İkisi: Haset ve Hırstır
Şeytanın kalbe giriş kapılarının en önemlilerinden ikisi haset ve hırstır Bil ki kalp bir kaleye benzer. Şeytan ise kaleye girip onu ele geçirmek isteyen bir düşmandır. Kaleyi korumak ancak kapılarını ve gediklerini korumakla mümkün olur. Kalenin kapılarının nerede olduğunu bilmeyen ise o kapıları koruyamaz.
Kalbe girdiği yerleri bilmeden şeytanı defetmek mümkün değildir. Şeytanın kalbe girdiği yerler ve kapılar kulun sahip olduğu birçok sıfattır. Ancak biz burada söz konusu sıfatlardan en önemli olanlara işaret edeceğiz.
Şeytanın kalbe giriş kapılarının en önemlilerinden ikisi haset ve hırstır: Kul bir şeye karşı haris olduğu zaman hırs onu kör ve sağır eder, şeytanın giriş kapılarını bilen basiretinin nurunu örter. Kişi hasetçi ise durum yine aynıdır ve şeytan o zaman fırsat bularak kalbine girer.
Şeytan, hırslı olan kişiye onu arzusuna ulaştıracak her şeyi münker ve çirkin olsa bile güzel gösterir. Anlatıldığına göre İblis, Nuh (a.s) ile birlikte gemiye binmiş ve ona şöyle demiştir: İnsanları helak eden ancak haset ve hırslarıdır. Bana hasedimden dolayı lanet edildi ve hırs yüzünden Adem’den dolayı başıma gelen geldi
Gazap ve Arzu: Aklın Zayıfladığı Anda Gelen Hücum
Diğer önemli iki kapı ise, gazap ve arzudur. Gazap aklın afetidir. Aklın ordusu zayıf düştüğü zaman şeytanın ordusu hücum edip insanla oynar. Anlatıldığına göre İblis şöyle demiştir: Kul demir olsa bile çocukların topu çevirdikleri gibi onu istediğimiz yöne evirip çeviririz. İnsanoğlu beni nasıl yenecek! Hoşnut olduğunda gelip kalbine girerim. Kızdığı zaman uçup başına girerim.
Süs ve Lüks Sevgisi: Şeytanın Devamlı Çağrısı
Diğer önemli bir giriş kapısı da, ev, elbise ve ev eşyası konusunda süsü sevmektir. Şeytan sürekli olarak insanı evini mamur etmeye, tavanını ve duvarlarını süslemeye, süslü elbiseler giymeye ve lüks ev eşyaları edinmeye davet eder. Böylece insanı ömrü boyunca kullanıp durur.
Aşırı Yemek: Arzuları Azdıran Bir Kapı
Diğer önemli bir kapı ise doyuncaya kadar yemek yemektir. Çünkü doymak arzuları güçlendirir ve kişiyi ibadetten alıkoyar.
İnsanlardan Beklenti: Yağcılık ve Suskunluğa Yol Açan Tehlike
Diğer önemli bir kapı ise, insanlardan bir şeyler beklemektir. Çünkü bir şahıstan beklentisi olan kişi, kendisinde bulunmayan vasıflarla onu çok fazla över, ona yağcılık yapar, iyiliği emretmez ve kötülük yaptığında engel olmaz.
Acelecilik: Şeytanın Yönlendirdiği Acele Kararlar
Diğer önemli bir kapı ise aceleci olmak ve işin sonunu düşünmemektir. Hz Peygamber (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur: Acele etmek şeytandan ve teenni yüce Allah’tandır
Bu hadisin açıklaması şöyledir: Aceleci olmanın kınanmasının sebebi, yapılan bir eylemin basiretli ve sağduyulu olarak yapılması gerektiğidir. Basiretli olmak ise ancak işin sonunu iyice düşünüp, araştırmakla olur. İblis, yandaşlarına şöyle tavsiyede bulunmuştur: İnsanoğluna acelecilik ve tereddüt yoluyla musallat olun.
Mal Sevgisi: Kalbi İfsad Eden Bir Başka Giriş
Önemli kapılardan bir diğeri ise mal sevgisidir. Bir kalpte yer eden mal sevgisi onu ifsat eder ve kişiyi gayri meşru yollardan mal edinmeye yöneltir. Mal sevgisi, kişiyi cimri yapar, fakir düşmekten korkutur ve malı üzerindeki hakları yerine getirmesine engel olur.
Mezhep Tutuculuğu: Amel Yerine Tartışmaya Götüren Kapı
Diğer bir kapı da gereğini yapmak yerine, çeşitli mezheplerin görüşleri hakkında avamı tutuculuğa yöneltmektir. Hz Ebu Bekir ve Hz Ali hakkında tutucu ve taraftar olan kimi insanların, ipek elbise giydiğini ve şarap içtiğini görürsün. Böyleleri bizatihi bu taraftarların kendilerine fayda vereceğini zannederler ama büyük bir yanılgı içindedirler.
Allah’ın Zatı Hakkında Şüphe: Avamı Vesveseye Sürüklemek
Kapılardan bir başkası, sonunda dinin esası hakkında onları şüpheye düşürmek amacıyla avamı Allah’ın zatı, sıfatları ve akıllarının almayacağı şeyler hakkında düşünmeye yöneltmektir. Şeytan onlara, Allah hakkında O’nun münezzeh olduğu bir hayal gördürür ve böylece insan kafir veya bidat sahibi olur. Fakat bu haldeki insan, kalbinde yer eden şeyle mutlu olur ve onun bir marifet (irfan) olduğunu zanneder.
Kötü Zan: Kardeşliği Yıkan ve Kalbi Kirleten Kapı
Söz konusu kapılardan bir diğeri Müslümanlar hakkında kötü zan beslemektir. Kim bir Müslüman hakkında kötü zannına uyarak hüküm verirse onu küçümser, gıybetini yapmaya başlar ve kendini ondan daha hayırlı görür. Kötü zan ancak sahibinin pis biri olduğunu gösterir. Çünkü mümin, din kardeşi için mazeretler arar.
Oysa münafık, müminin kusurlarını araştırır. Akıllı olan kişinin kötü zanna muhatap olmaması için kendisini töhmet altında bırakacak yerlerden kaçınması gerekir. Bir keresinde Hz Peygamber (s.a.v), gece vakti kendisini bir kadınla beraber yürürken gören iki adama yanındaki kadının eşi Safiye olduğunu söylemiştir.
Kalbi Korumak: Kapıları Kapatmak ve Temizlemek
Yukarıda saydıklarımız şeytanın insan kalbine girmek için hazırladığı kapıların bir kısmıydı. Bu afetlerin tedavisi, söz konusu girişleri kapatmak ve kalbi kınanmış sıfatlardan arındırmaktır. Allah izin verirse, bu sıfatların her birini ileride açıklayacağız.
Bu sıfatların kökleri kalpten sökülüp çıkarılınca şeytan için kalpte sadece istikrarı olmayan birtakım düşünceler ve geçici vesveseler kalır. Böylece yüce Allah’ı zikretmek şeytanı bunu yapmaktan meneder. Ancak zikrin zikir olabilmesi için kalbin kınanmış ve çirkin sıfatlardan temizlenmiş ve takva ile mamur edilmiş olması gerekir. Aksi halde zikir, kişinin kendi kendine konuşmasına benzer ve şeytanın hakimiyetine engel olamaz.
Zikir ve Temiz Kalp ile Şeytanı Uzak Tutmak
Şeytan, sana yaklaşan aç bir köpeğe benzer. Elinde bir et veya kemik parçası yoksa ona defol demekle birlikte çekilip gider. Sadece ses onu defeder. Elinde bir et veya ekmek parçası varsa, aç olan köpek sadece ona defol demekle savuşup gitmez. İşte içerisinde şeytanın azığı bulunmayan kalp de böyledir ve şeytan sadece zikirle o kalpten çıkar gider.
Arzularına uyan kalpler, zikrin hakikatini kalbin dış zarına doğru itip uzaklaştırırlar ve bu yüzden zikrin hakikati kalbin içinde yer edinemez. Hal böyle olunca şeytan oraya karargah kurar.
Bunu doğrulayacak bir şey öğrenmek istiyorsan namazdaki halini bir düşün. Şeytanın böyle yerlerde kalbini nasıl çarşı pazarı, orada alışveriş yapanların hesabını ve dünya işlerini çekip çevirmeyi düşünmeye yönelttiğine bir bak. Çünkü kalp ahlat (karışımlar) ile dopdoludur. İlaç şerbetinin oraya girmesi bunları azdırıp ayaklandırır. Yapılması gereken şey, ilacın fayda vermesi ve hapsolmuş kalıntıların çıkarılması için şerbeti içmeden önce yemeğin azaltılmasıdır.
Kaynak: İbnü’l-Cevzi / Minhacü’l-Kasıdin Ve Müfidü’s-Sadıkin / C: I / bkz: 585-588