Şeytanın Av Teknikleri: Arzu ve Korkular
Şeytanın av kafesinden korunabileceğiniz bir tek yer vardır ve o da yüce Yaradan’ın kalesidir.
Dağ başında öten bir keklik olsaydınız,
- Avcı sizi nasıl avlayabilirdi?
- Hangi tuzaklarına nasıl düşerdiniz?
Kancalı kancasız bir sürü av tekniği vardır ve hepsi de sizi kısıldığınız bir kafese esir edip ele geçirmek için iki aletten birini kullanır: Arzularınız veya korkularınız…
Yem sunar size avcı ve açlığınız aklınızı almışsa başınızdan, tıpış tıpış o yemli kafese girersiniz. Gözütok iseniz bu kez iz süren köpeğiyle korkutup av menziline çıkarır sizi. Ne zaman kimseden bir şey istemez ve kimseden korkmazsanız o zaman sizi kimse esir edemez. Fakat karnı doymaya muhtaç aciz bir insan, böyle bir avdan korunma gücünü nasıl kazanabilir?
İnsanın yeryüzündeki en acımasız ve en süper zeki avcısı şeytandır. Köpeklerinden kurduğu ordularıyla gece gündüz, uykuda uyanıkken bin bir türlü taktiklerle insan avlamaktadır. Bu işi biricik varlık sebebi edinmiştir. Kendisinin ebedi cehennemlik oluşundan insanı sorumlu tutmakta ve kıyamete kadar bu kinin intikam savaşı-nı vermektedir.
Adem’e secde etmemesi şeytanın kalbindeki kibri ortaya çıkarmış ve kibrinin büyüklüğü yüce Yaradan’dan özür dilemesini engellemiştir. Kıyamete kadar yaşama izni kopardığı o gün, Allah’a şöyle yemin etmiştir: “İnsanlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sol-larından yaklaşacağım ve Sen çoklarını şükredenlerden bulmaya-caksın!” (A’raf Suresi 17)
İnsan yeryüzünde nereye giderse şeytanın orduları oradadır. İnsanın hayallerine kadar her yerine sokulan bir hayalet çıyandır şeytan.
Allah’ın Kalesi: Tek Sığınak ve Kurtuluş
Şeytanın av kafesinden korunabileceğiniz bir tek yer vardır ve o da yüce Yaradan’ın kalesidir. Şeytana esir düşmekten insanı sadece Allah’ın kalesine girip emirlerine esir ve köle olmak kurtarabilir. “Allah’ım! Korumana ve kulluğuna sığındım” sözüyle yalvardığınız anda, şeytanın dizlerinin dermanı kesilir. Nerede Allah’ın emrettiği ahlak yaşanıyor ve Allah ile ilgili doğru söz söyleniyorsa, Allah’ın kalesi orasıdır.
Şeytanın En Büyük Oyunu: Haram Zevkler
Şeytan ve köpekleri önce zevklere çağırarak esir etmeye çalışır insanı… “Şeytan elçi gönderilen önceki ümmetlere, yeryüzünde yaptıklarını süsleyip güzel göstermiştir.” (Nahl Suresi 63) ve aynısını bize de yapmaktadır. En damardan yakalayan şeytani zevk, kadına erkeği ve erkeğe de kadını sunan haram şehvettir. İnsanı nikah dışına çıkmaya ikna etmesi şeytanın yeryüzündeki en büyük zaferidir. Alkolü, kumarı, uyuşturucuyu, müziği, sanatı, malı, makamı, şanı, şöhreti ve türlü dünyevi süsleri amacına göre kullanmayı başarmıştır şeytan.
Oysaki haram zevkler oltanın ucuna takılan tadımlık birer süstür, yalandır, hayaldir. Şeytan bir doyurucu zevk yaratamaz. Ya Allah’ın yarattığı lezzetleri bozmakta veya tamamen hayal satmaktadır.
Görsel Medya ve Sanatın Şeytani Kullanımı
Kalabalıklar nehir gibi akıyor şeytanın cirit attığı sinema veya tiyatro salonlarına… Her akşam televizyonların karşısına kuruluyor insanlar… O uydurma kitaplara veya kandırıcı ekranlara yansıyan haram zevklerin hepsi hayal, hepsi zan!
Şeytanın bu sahte zevk büyülerine Musa (a.s)’ın asası gibi bir imanla vurduğunuzda tüm büyüler birden kaybolacak. Hepsinin hayal, kurgu, entrika olduğunu; helal dairenin, ölümün ve öteki dünyanın gerçekliğini kavrayacak kalbiniz.
Şeytanın Alternatif Taktiği: Korku Telkinleri
Şeytan zevkle esir edemediği yüreklere korkutucu düşünceleri salar…
- Kredi kullanmayan batar mıymış?
- Rüşvet almazsa geçinemez miymiş?
Oysa “Şeytan (fakirlik endişesiyle ve çirkin işlere teşvik ederek) sadece kendi dostlarını korkutur. Mümin iseniz şeytandan korkmayın, benden korkun (Al-i İmran Suresi 175) diye buyuruyor Rabbimiz.
Allah Korkusu: Gerçek Cesaretin Kaynağı
Güneş çıkınca nasıl diğer ışıklar ve karanlıklar yok olursa, Allah korkusunun kuşattığı bir kalpte de bütün diğer korkular kaybolur. Allah’tan korkmak en büyük ve basiretli cesaret kaynağıdır. Hiç kimse Allah’tan hakkıyla korkan bir kul kadar kahraman olamaz. Allah korkusu sahibini her türlü tuzaktan ve tehlikeden korur.
Kaynak: Dr. Muhammed Bozdağ / Yüreğimde Rabbim (Olmazsa Yapayalnızım) / bkz: 43-45