1. Anasayfa
  2. Allah'ın Varlığına İnanmak

Sizi Yaratan Allah’ı Nasıl İnkar Edersiniz?


“Hamd Allah’a mahsustur ki kuluna kitabı indirdi ve onun içine tutarsız hiçbir şey koymadı, Dosdoğru bir kitap olarak gönderdi. Ta ki Kendi nezdinde inkarcılar için hazırladığı şiddetli azabı bildirerek onları uyarsın. Makbul ve güzel işler yapan müminleri de güzel bir mükafatla müjdelesin (1)” ve “Biz Kur’an’ı hak olarak indirdik. O da hakkın ve gerçeğin ta kendisi olarak indi. Seni de ey Resulüm, sadece rahmetle müjdelemen ve inanmayanları azapla uyarman için gönderdik (2)”

  • “Sizi Allah yarattı (3), Siz Allah’ı nasıl inkar edebilirsiniz ki… (4)”

Ve dediniz ki “Sahi, biz kupkuru kemik yığını ve ufalanmış toz haline geldiğimiz zaman, biz mi yeniden yaratılıp dirileceğiz! (5)” ve Rabbin dedi ki: “İster taş olun, ister demir, İsterse yeniden dirilmesi aklınızca imkansız gibi görünen herhangi bir yaratık, ne olursanız olun, mutlaka diriltilip kaldırılacaksınız. O halde” diyecekler, “kimdir bizi diriltecek olan?” De ki: “Sizi ilk defa yoktan yaratan! (6)” Allah’tır ve unutmayın ki “O insan hiç düşünmüyor mu ki, o hiçbir şey değilken Biz onu yaratıp var ettik (7)”

  • “Sizi Allah yarattı (8), Siz Allah’ı nasıl inkar edebilirsiniz ki… (9)”

Başınız sıkıştığında Allah, Allah der, zaten O’ndan başka yardım isteyecek kimse de yoktur ki; Allah’ım bana yardım et, beni kurtar diye dua edersiniz, yalvarırsınız, ancak yüce Allah sizi kurtardığı zaman, o sıkıntıyı başınızdan savdığı zaman hemen nankörleşirsiniz, hemen Rabbine ve Rabbinin göndermiş olduğu ayetlerine, Resulüne muhalefet edersiniz.

Nitekim yüce Allah; “Denizde musibete maruz kaldığınızda Allah’tan başka yalvardığınız bütün putlar ortada görünmez olur. Ama O sizi kurtarıp selametle karaya çıkarınca, Ona arkanızı dönersiniz. İşte öyle nankördür bu insanoğlu! (10)” buyuruyor. Ve kendinizi emin hissettiğiniz “Karada sizi yerin dibine geçirmesinden yahut çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız, Yahut sizi tekrar denize gönderip de üzerinize kırıp geçiren bir fırtına göndererek, inkarınız ve nankörlüğünüz sebebiyle sizi boğmayacağından emin mi oldunuz? Sonra Bize karşı size arka çıkacak hiç bir kuvvet bulamazsınız (11)”,

Burada da karanın zikredilmesine şöyle bir beyanda bulunalım ki; Nice insanlar mal, mülk, para, servet sahibi olup da kendini güvende hissettiği, geleceğinden endişe duymadığı halde bir deprem felaketi sonucunda, bir afet sonucunda kendisiyle beraber sahip olduğu her şey ya kayboluyor, ya yerle bir oluyor yada yerin dibine geçiyor. Siz nasıl bir gaflet içindesiniz ve aklınızı hiç kullanmadığınız içindir ki Rabbinize “Ne kadar da az şükrediyorsunuz ? (12)”.

Hadi bu mallardan hiçbirine bir şey olmadı diyelim ama bu felaket sonucu ya depremde öldün yada kalıcı bir rahatsızlık geçirdin. Mevcut olan servetinin ne faydası olur insana!

“Sizi Allah yarattı (13)” ve sizi yaratılmışların en şereflisi ünvanı ile şereflendirdi. Yeryüzünde gördüğünüz ve görmediğiniz, bildiğiniz ve bilmediğiniz birçok şeyi sizin hizmetinize sundu ve Rabb’in dedi ki; “Gerçekten Biz Adem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasib ettik, onlara helal ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık (14)”.

Ancak çok azı müstesna olmak üzere; bizim onları şereflendirmemizi, en üstün varlık olarak yaratmamızı beğenmediler, kabullenmediler, red, inkar, isyan ve muhalefet yolunu seçerek bize karşın “yaman bir hasım kesiliverdi (15)”,

“Baksana şu ayetlerimizi inkar edip: “Mutlaka malım mülküm de olacak, çoluk çocuğum da olacak!” diyen adamın haline, Ne o, bu adam gaybı öğrenmenin yolunu mu buldu, yoksa Rahman’dan kesin bir söz mü aldı?, Ne o, bu adam gaybı öğrenmenin yolunu mu buldu, yoksa Rahman’dan kesin bir söz mü aldı?, O sözünü ettiği mal ve evlada Biz varis olacağız, nesi var nesi yoksa Bize kalacak ve o, huzurumuza tek başına (ilk yarattığımız gibi mal ve mülkten, makam ve mevkiden hatta elbiseden bile soyunmuş olarak çırılçıplak) gelecektir (16)”,

  • “Hiç aklınızı kullanmıyor musunuz? (17)”.

İşte siz öyle insanlar grubundan, öyle nankör ve bir o kadarda ahmaksınız ki “Ayetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu zaman o kafirler iman edenlere dediler ki: (Bu uhrevi ve manevi halleri bir tarafa bırakalım, dünya hayatının realitesine bakalım) (18)” dedikleri zaman;

Allah sizleri bunlardan sakındırmasına ve bu kişilerle yakından uzaktan bir yakınlık kurmamanızı söylediği ve uyardığı halde ve onlara “…meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur (19)” dediği halde, nefsinize cazip ve çekici geldiği, hoş ve güzel göründüğü için önünü ve arkasını düşünmeden dünyanın geçici metaına daldınız ve daldığınız o deryada boğuldunuz ve sen ;

“De ki: Dini inkar edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin sonunda, onlar kendilerine vaad olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevki daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf! (20)”. Ancak “Allah hidayeti kabul edip doğru yola gelenlerin ise feyizlerini artırır. Baki kalacak dürüst ve yararlı işler, Rabbinin nazarında hem mükafat bakımından daha üstün, hem de akıbet yönünden daha iyidir (21)”

  • “Sizi Allah yarattı (22), Siz Allah’ı nasıl inkar edebilirsiniz ki… (23),

Görüp düşünmüyorlar mı ki gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerini yaratmaya elbette kadirdir? (24)”. O Allah ki; Yeryüzünde yaşayan ve kımıldayan, bir cana sahip olan her canlının rızkına kefil olmuştur.

Kaldı ki aklı olmadığı halde düşünecek olursanız eğer buz tutmuş deniz yüzeyindeki buzu kırıp da altında yiyecek bir besin maddesi arayan varlık, bunu kendi aklı ile değil,yaratılışı icabı Yüce Allah’ın programlaması ve rızkına bunu yaparak ulaşabileceğini o canlının fıtratına yerleştirmiş ve yaratmıştır.

  • “Bütün bunlardan sonra ey insan, senin mahşere ve hesaba inanmana hangi engel kalabilir? (25)”

Ve sen de ki: “Her türlü hamd O Allah’a mahsustur ki, asla evlad edinmemiştir. “Hakimiyetinde hiç bir ortağı yoktur. Acze düşüp de bir desteğe muhtaç olmamıştır” de ve tekbir getirerek O’nun büyüklüğünü ilan et! (26)”

Selam hak edenlerin üzerine olsun Vesselam….

İsmail Ekinci

(1-Kehf 1-2) (2-İsra 105) (3-Nahl 70) (4-Bakara 28) (5-İsra 49) (6-İsra 50-51) (7-Meryem 67) (8-Nahl 70) (9-Bakara 28) (10-İsra 67) (11-İsra 68-69) (12-A’raf 10) (13-Nahl 70) (14-İsra 70) (15-Nahl 4) (16-Meryem 77-80) (17-Bakara’76);(18-Meryem 73) (19-Hud 113) (20-Meryem 75) (21-Meryem 76) (22-Nahl 70) (23-Bakara 28) (24-İsra 99) (25-Tin 7) (26-İsra 111)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir