Ey iman edenler! Size ne oldu ki, Allah yolunda savaşa çıkın denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır. Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azapla cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir (Tevbe Suresi 38-39)
Sûre, bu toprakları putperest ve hain Yahudiler’den temizledikten sonra, artık münafıklardan da temizlemeye başlamıştır. Bu süreç, İslam’ın kendi alın teriyle inşa ettiği toplumda, kendisini güven içinde hissedene kadar devam edecektir.
Tevbe Suresi, liderlerinin ölümünden sonra risalet görevini üstlenecek ve yeryüzünü zararlı otlardan, kötü unsurlardan temizlyecek bir toplum için hazırlıktır. Ayrıca bu süre, Bizanslılarla yapılan savaşta, adamlık, mertlik ve yiğitlik kaynaklarını açığa çıkaracak bir mihenk taşı olmuştur. Görev ve sorumluluk yüklenmekte ayak direten ve zorluk anında inanca ihanet eden nice hastalıklı yüzler göreceğiz
Hak ehli olan kimselerin Allah (c.c)’a olan sevgi ve bağlılıkları, başka kimselerin putlara ve Allah’a (c.c) ortak koşulan şeyler olan sevgi ve bağlılıklarından daha güçlü ve daha sağlam olduğunda, Müslümanlar hep galip geliyorlardı.
- İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını O’na denk tanrılar edinir ve onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise, çok daha fazladır (Bakara Suresi 165)
Müslümanlarla kafirler arasında savaş başlayıp da, bu savaşı kazanmak için her iki grubun da ellerinde olan her şeyi son katresine kadar harcadıkları zaman, bu gerçek daha hayattayken açığa çıkıyor. İşte bu sebeple Tevbe Süresinde şöyle bir ilahi öğreti gelmektedir; De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, kazanmakta olduğunuz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allah’tan ve Resulü’nden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu asla hidayete erdirmez (Tevbe Süresi 24)
Bizans’la savaşma ve onların saldırılarına karşı koyma emri, kendisine özgü şartlarda olmuştur ki, bu şartları şu şekilde açıklayabiliriz:
a- Bizans, dünyanın birinci devleti ve süper gücü idi. Onların dünya liderliği, İranlıları kesin yenilgiye uğrattıktan sonra daha bir perçinleşmişti.
b- Müslümanlar, yeni inançlarının kendilerini hürriyete kavuşturduğu küçük bir Arap topluluğu idi
c- Müslümanların gücü sınırlıydı. Bu sınırlı gücü Müte ve Zatı Selasil savaşlarında denediler ve fakat hiçbir şeye yaramadığını anladılar
d- Müslüman toplumu içinde münafıkların fitneleri, çılgın putperestlerin kalıntıları ve yalan uydurup iftira etmeye başlayan mağlup düşmanların artıklarıyla uğraşıyordu. Fakat Allah (c.c), büyük davet görevini yerine getirebilecek zaman ayırabilmesi için, İslam ümmetini, bu tip kargaşalardan arındırmak istiyordu. İşte Tevbe Suresi, bu toplumu elekten geçirip kötü ve artıkları, bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, yok etmek için nazil oldu. Bunun sonucu olarak da, savaştan her türlü kaçınmayı ve uzak durmayı reddetti
Ey iman edenler! Size ne oldu ki Allah yolunda savaşa çıkın denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında çok azdır (Tevbe 38)
Kaynak: Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 231-233