Tevbe Suresi, Resulüllah (s.a.v)’in vefatından on beş yıl önce nazil olmuştur.
Bir başka ifade ile Tevbe Suresi, vahyin nüzulünün başlangıcının üzerinden yirmi iki yıl geçtikten sonra nazil olmuştur. Bu sure zarfında Müslümanların, İslam düşmanlarıyla aralarındaki sosyal ilişkilerde izlenen siyaset şuydu:
Eğer onlar seni yalanlarlarsa de ki: Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım (Yunus 41). İşte bu siyaset, her insaf sahibi kimsenin de kabul edeceği gibi, hiçbir dine zorlamanın ve saldırının olmadığı bir siyasettir. Ne var ki müşrik ve Ehl-i Kitap’tan olan İslam düşmanları, bu çağrının yolunda sağ salim ilerlemesini kabullenemediler ve buna karşı, sonu hezimetle bitecek bir savaşa giriştiler.
Bu İslam düşmanları, gerçeği kabullenip düşmanlıktan vazgeçtiler mi? Hayır, kesinlikle hayır. Bunlar, canlılığını tekrar kazanmak, ihanetine ve sinsice saldırısına yeniden başlamak için, ölmüş numarası yapan kurnaz tilki gibidirler.
Müslümanların hak ve hukuklarına saldırarak makam ve mevkilerine sahip olmak gayesiyle, onları teker teker veya topluluklar halinde parçalamak için çok çaba harcadılar. Saçma işlerle uğraşanların seviye ve sorumlulukları, edep sınırını çoktan aşmıştı. Allah (c.c) ve Resullü (s.a.v)’ünden, bu hain gücün zıddına sadir olan berat’ın anlamı işte budur
Kaynak: Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 219