Bir cemiyette aile hayatının kıymeti, evliliğin üstünlüğü idrak edilerek meşru yollardan gidilmezse, kız ve oğlan çocukları İslam ahlakı ve fazileti ile yetiştirilmezse; Başı boş hayvanlar gibi yaşamak, sefahat alemlerine dalarak, fuhuş bataklıklarına saplanmak tabii hale gelirse o cemiyette insanlar huysuzlaşır, nesiller soysuzlaşır, nihayet o cemiyet yıkılarak batmaya mahkum olur.
Buna göre dinimiz İslam’a göre aile hayatının anlam ve önemi konusunu şöyle açıklayabiliriz: Hep bilirsiniz ki dünyada her şeyin bir esası, bir temeli olduğu gibi milletleri meydana getiren temeli de aileleridir. Ailenin temeli ise karı ile kocadır. Nasıl ki bir binanın sağlam olması, temelinin sağlam olmasına bağlı ise milletleri meydana getiren ve cemiyetlerin temeli olan ailelerin de böylece sağlam ve mazbut olması lazımdır.
Ailelerin mazbut ve sağlam olması için ise de, aile teşkilatını kuran erkek ve kadının İslam ahlakı ve fazileti ile yetiştirilerek mazbut olması lazımdır. Çünkü cemiyette huzur ve sükun, her türlü emniyet ve sadakat, saadet ve fazileti, birlik ve dayanışma aile ocaklarından fışkırarak serpilir.
İşte bundan dolayıdır ki İslam dini aile teşkilatına pek büyük bir önem vermiş, insan neslinin temiz olarak yetişmesini, cemiyetin tertemiz devam ve bekasını sağlamak için nikahı meşru kılmış, aile yuvası kuracak İslam ahlak ve fazileti ile mazbut, erkek ve kadının Kur’an-ı Kerim’in en mühim hükümlerinden olan;
Nikah merasimini yaparak evlenmelerini ve kurdukları yuvada karşılıklı sevgi ve saygı hisleriyle yaşamalarını, gerek ferdi, gerek ailevi ve gerekse topluma karşı olan vazifelerini bilerek, nizam ve intizam içerisinde devam ettirmelerini, birlik bağını koparacak, aile saadetini bozacak ve yuvayı yıkacak her türlü kötü hareketlerden sakınmalarını emretmiştir.
Bilhassa zinayı, yani nikahsız karı ile kocanın birleşmesini de haram kılarak şiddetle yasaklanmıştır. Bundan maksat, nikah yolu ile temiz bir nesilden kız ve oğlan çocuğu yetiştirerek, dünyanın imar ve nizamını, cemiyet aleminin ezel alemindeki takdir edilmiş olan zamanına kadar devam ve bekasını sağlamaktır.
Çünkü bir cemiyette aile hayatının kıymeti, evliliğin üstünlüğü idrak edilerek meşru yollardan gidilmezse, kız ve oğlan çocukları İslam ahlakı ve fazileti ile yetiştirilmezse başı boş hayvanlar gibi yaşamak, sefahat alemlerine dalarak, fuhuş bataklıklarına saplanmak tabii hale gelirse o cemiyette insanlar huysuzlaşır, nesiller soysuzlaşır, nihayet o cemiyet yıkılarak batmaya mahkum olur.
Bunun içindir ki Cenab-ı Hak gönderdiği semavi ve hakiki bütün dinlerde neslin temiz olarak İslam ahlak ve fazileti ile yetişmesi ve devamı için nikahın yolunu açık bırakmış, zinanın bütün yollarını kapayarak haram kılmış ve en ağır ceza maddelerini koymuştur.
Bütün ailelerde erkek ve kadın, eğer İslam terbiyesi ile terbiye edilerek sağlam bir şekilde yetiştirilir ve her aile yuvasında Kur’an-ı Kerim’in hükümleriyle amel edilir, Peygamber Efendimizin (s.a.v) sünnetlerine sarılınır, bizden evvel geçen İslam büyüklerinin güzel adet ve yaşantılarına, göreneklerine uyulursa, elbette ki böyle ailelerden meydana gelen cemiyet ve millet de mazbut olur.
Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde; ‘Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah’tan korkun, biliniz ki siz O’na kavuşacaksınız. (Ya Muhammed!) müminleri müjdele! (Bakara’223)’
Görülüyor ki Cenab-ı Hak bu ayet-i kerimede kadını tarlaya, erkeği de tohuma benzeterek, tarlanın nasıl ekileceğini, meydana gelen mahsulun (çocuğun) nasıl bakılarak yetiştirileceğini beyan etmiştir.
Malumdur ki ekilecek tarla iyi olur, güzelce gübrelenir, birkaç defa da sürülerek emek çekilirse, ondan sonra ilaçlanmış iyi bir tohum ekilir, gerekli bakımına, çapasına iyi bakılır, suyu vaktinde verilir, içerisinden yabancı otlar alınarak iyi bakılır, temizlenirse elbette ki iyi bir mahsul alınmış olur.
İşte bunun gibi tarlaya benzetilen kadınların ve tohuma benzetilen erkeklerin de iyi ve sağlam olması yani, İslam terbiyesi, ahlak ve fazileti ile yetiştirmeleri lazımdır ki,onlardan meydana gelecek mahsule benzetilen çocuk da iyi ve sağlam olsun.
Ailenin çekirdeği olan (kız ve oğlan) çocuklarının daha ana karnında iken veya dünyaya geldikten sonra evleninceye kadar;
Her ana ve baba İslam’da çocuk terbiyesine ait dini ve milli bilgileri öğretmesi, İslam ahlak ve faziletinin çocuğun ruhunda işlemesi ve üzerinde titizlikle durarak her türlü kötü cereyanlardan korunması lazımdır ki, fertlerin ve ailelerin meydana getirdiği cemiyet ve millet de güçlü ve sağlam olsun.
Nasıl ki çorak bir tarlaya iyi bir tohum ekilse veya iyi bir tarlaya çürük bir tohum ekilse, veyahut da tarla ve tohum iyi olduğu halde gerek ekilirken, gerekse ekildikten sonra gerekli hizmetin, ihtimamın yapılmaması halinde, iyi bir mahsul alınmayacağı gibi; milletleri teşkil eden ailelerin temeli olan karı kocada böyledir.
Biri iyi olur diğer iyi olmazsa, yani; İslam ahlakı ve fazileti ile biri yetişmiş diğeri yetişmemiş, cahil ise veya onlardan meydana gelecek kız ve oğlan çocuklarının ahlakı üzerinde İslami bir işlem yapılmaz, üzerinde titizlikle durup iyi bir terbiye verilmez, yabani ağaçlar gibi meydana gelerek büyürse, elbette ki böyle ailelerden meydana gelen cemiyet ve millette sağlam ve mazbut olamaz.
Görülüyor ki aile yuvasının iki kutbu olan erkek ve kadın birbirinin tamamlayıcısı olduğundan, ikisinin de iyi ve sağlam yetişmesi lazımdır. Çünkü erkek kadın ile, kadın da erkek ile şeref ve saadet bulur. Erkeğin elbise ve örtüsü kadın, kadının elbise ve örtüsü de erkektir. Kur’an-ı Kerim’de: ‘Onlar (kadınlar) sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz (Bakara’187)’ buyrulmuştur.
Bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (s.a.v): Kadınlar erkeklerin tamamlayıcı parçalarıdır buyurmuştur.
Kaynak: Osman Karabulut / İslam’da Evlilik Ve Mahremiyetleri / bkz: 11-13