Vdeli satışta vade farkı, faiz değil ticari bir kazanç sayıldığından İslam’a göre helaldir.
Peşin para ile alım satım asıl olmakla birlikte ihtiyaç nedeniyle vadeli alım satım da caiz olduğu kitap ve sünnet ile sabittir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler, belirlenmiş bir vadeye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazınız( Bakara 282)” Müfessirlerin çoğuna göre bu ayet hem vade satışını hem selem hem de ödünç vermeyi kapsamaktadır. Peygamber Efendimiz de bedelini sonradan ödenmek üzere bir yahudiden yiyecek satın almıştır.
Veresiye satışlarda vade ve taksitler süreli olması ve bu sürelerin taraflarca bilinmesi gerekir. Aksi halde satış muamelesi bozulmuş olur. Şu kadar gün veya hafta, şu kadar ay veya sene gibi belirlenen bir vakte kadar vade ile pazarlık olursa satış muamelesi geçerli olur ve sözleşilen vadeye uymak gerekir.
“Ne zaman verirsen ver” diye vade süresi belli edilmeden yapılacak satışlar caiz olmayacağı gibi, “Yağmur yağacağı, hacıların geleceği, ekinlerin biçileceği vakte kadar vadeli” diye akdedilecek satış muameleleri de müddette kesinlik bulunmadığı için geçerli değildir.
Akit peşin para üzerine yapılır da satıcı “Acelesi yok, parayı ne zaman verirsen ver” derse bu, ödemede kolaylık gösterme demektir ki, müddeti meçhul veresiye kısmına girmez.
Vadeli Satışlarda Fiyat Farkı
Bir malın fiyatı, satış anında satıcı ile alıcının üzerinde anlaşacakları değerdir. Bu fiyat, peşin ve veresiyede aynı olabileceği gibi farklı da olabilir. Yani peşin ucuz, veresiye pahalı olabilir. Nitekim veresiye satışın peşin satıştan daha pahalı olması eskiden beri esnaf arasında örf ve adet haline gelmiştir.
Gerçi sırf müddet, alınıp satılır şeylerden değildir ve sırf müddet için fiyat kesilmez. Fakat satılan bir malın zımnında, satış aktinde müddet hesaba katılabilir; malın bedeli satıcının eline geç geçeceği için fiyatını yükseltebilir.
Mesela: Kişi peşin 100 liraya satacağı malı, veresiye 120 liraya satabilir. Buradaki 20 liralık fark, doğrudan doğru bekleyeceği müddet için değil, yani mal 100 liraya satılmış, 20 lira da bekleyeceği müddet için alınmış değildir. Belki, pazarlık veresiye üzerine yapıldığından satıcı paranın eline geç geçeceğini hesaba katarak malının fiyatını arttırmıştır.
Peşin ve veresiyeye göre farklı fiyat istenildiğinde, satışın peşin üzerine mi, veresiye üzerine mi akdedildiği tayin edilmelidir.
Bir akitte iki pazarlık olmaz. “Peşin olursa 100 lira, veresiye olursa 120 lira” diye akit yapılsa akdin ne üzerine yapıldığı belli olmadığı için caiz olmaz. Fakat pazarlık esnasında bu gibi sözler söylenebilir ve böyle pazarlığa girişebilir. Yeter ki akdin peşin mi, veresiye mi olduğu belli olsun.
Mesela : Satıcı malının fiyatını beyan ederken: peşin 100 lira, veresiye 120 lira dese veya malın etiketi üzerine böyle bir ibare yazsa bu malın satışında üç durum söz konusu olabilir.
- Alıcı, peşin para ile alıyorum der, satıcı da peki derse o mal peşin para ile 100 liraya satılmış olur. Bu satış caizdir ve hiçbir sakıncası yoktur.
- Alıcı, veresiye alıyorum der, satıcı da peki derse o mal veresiye 120 liraya satılmış olur ve yine caizdir, hiçbir mahzuru yoktur.
- Müşteri, peşin mi, veresiye mi olduğunu zikretmeksizin “Peki kabul ediyorum” yahut “Parayı temin edebilirsem peşin, edemezsem veresiye olsun” dese veya buna benzer bir şey söyleyerek akdin ne üzerine yapıldığını meçhul bıraksa beyi, fasit olur.
Peşin mi, veresiye mi olduğu söylenmeksizin mutlak olarak yapılan pazarlıklarda satış peşin üzerine akdedilmiş olur. Çünkü paranın peşin olması aktin gereklerindendir.
