İman esaslarına inanmak ancak Peygambere inanmakla mümkün olur.
İslam dininde imanın, bir bütün olduğunu izah etmeğe gerek yoktur. Zira inanılması vacip olan esaslara Kitap ve Sünnet ile işaret edilmiş, bunun yanında Hz. Peygamber’e inanmanın da bu esaslardan biri olduğu kesin bir şekilde belirtilmiştir.
Bir kimse Allah’a inanıp da Peygamber’in peygamber olduğuna inanmazsa, iman etmiş sayılamaz. Çünkü Cenab-ı Hak birçok ayetinde kendisine inanmayı, Rasulüne inanma ile birlikte zikretmekte ve inananları bu noktada samimi olmaya çağırmaktadır. Bu konudaki ayetlerin bazılarında şöyle buyurulmaktadır.
- Gelin Allah’a ve O’nun okuma yazması olmayan peygamberine inanın. Zira o peygamber de Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona uyun ki, doğru yolu bulun (A’raf Süresi 158. ayet)
- Allah’a, Rasulüne ve indirdiğimiz Kur’an’a inanın. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır (Tegabun Süresi 8. ayet)
- Allah’a ve elçilerine inanın. Allah üçtür demeyin (Nisa Süresi 171. ayet)
Görüldüğü üzere ayetler, Cenab-ı Hak’la birlikte Hz. Peygamber’e inanmanın gerekliliğini vurgulamaktadırlar. Çünkü diğer iman esaslarına inanmak ancak Peygamber(s.a.v.)’e inanmakla mümkün olur. Ayrıca şu ayetler üzerinde dikkatle durulunca, peygamberlere inanmayanların inkarcı olarak nitelendirildikleri görülmektedir.
- Onlar ki Allah’ı ve peygamberlerini inkar ederler. Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. Bir kısmına inanır, bir kısmını inkâr ederiz, diyerek ikisi arasında bir yol tutmak isterler. İşte onlar, gerçek kafirlerdir. Biz de kafirlere alçalıcı bir azap hazırlamışızdır (Nisa 150)
Burada insanların üç şekilde inkara saplandıklarına işaret edilerek böyle bir duruma düşülmemesi uyarısı yapılmaktadır. Aksi takdirde çok acı bir sonla karşılaşılacağı kaçınılmaz olacaktır.
Bu inkarcılardan birincisi, doğrudan doğruya Allah’ı ve peygamberleri inkar edenlerdir.
İkincisi, Allah ile peygamberlerinin arasını açmak isteyenler, yani, Allah’a inandığını iddia edip de O’nun gönderdiği peygamberlere inanmayanlardır. Bunlar da inkarcı olarak nitelendirilmişlerdir. Zira Allah’a inanıp peygamberlere inanmamak küfrü gerektirmektedir.
Bu ifadeyi biraz daha açacak olursak, Cenab-ı Hak, dinini peygamberler vasıtasıyla insanlara bildirmiştir. Eğer bir kimse peygamberi inkar ederse, peygamberin getirmiş olduğu dini de inkar etmiş olur. Dini inkar eden ise, o dini göndereni de yani, Yüce Allah’ı da inkar etmiş sayılır ki, işte bu tam anlamıyla küfürdür.
İnkara sapanların üçüncüsü ise, peygamberlerin bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar edenlerdir. Peygamberlerin birini veya bir kısmını inkar etmek, bütün peygamberleri inkar etmek demektir. Bu da küfürden ve sapıklıktan başka bir şey değildir. Bunlar hakkında Cenab-ı Hakkın hükmü şudur:
- İşte onlar gerçek kafirlerdir. Biz de kafirlere acı bir azap hazırladık (Nisa Süresi 151. ayet)
Demek oluyor ki, iman konusunda Allah ile O’nun peygamberlerinin arasını açmak, Allah’ın peygamberlerinden bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar ederek kendi anlayışlarına göre imanla küfür arasında bir yol takip etmek isteyenler, inkarcı olarak vasıflandırılmışlardır.
Bu duruma göre Hz. İsa ile Hz. Muhammed (s.a.v.)’ı inkar eden Yahudilerin ve Hz. Muhammed’i inkar eden Hıristiyanların inkarcı sayıldıkları ve yukarıdaki ayet-i kerimenin kapsamına girdikleri açıktır. Cenab-ı Hak onlar hakkında bu hükmü verdikten sonra peygamberler arasında iman yönünden hiçbir ayırım yapmayanları yani, bütün peygamberlere inananları şöyle mükafatlandıracağını bildirmektedir.
- Onlar ki Allah’a ve peygamberlerine inanıp, onlardan hiçbiri arasında bir ayırım yapmadılar. İşte onların da mükafatlarını Allah pek yakında verecektir. Şüphesiz ki Allah bağışlar ve merhamet eder (Nisa 152)
Bu da açıkca gösteriyor ki, peygamberler arasında ayırım yapanlar yani, bir kısmına inanıp bir kısmını inkar edenler, asla iman etmiş sayılamazlar. Hz. Peygamber’e inanmanın Yüce Allah’ın emri olduğuna ve onu inkar etmenin insanı küfre götürdüğüne işaret eden pek çok ayetten birinin üzerinde daha burada durmak istiyoruz:
- Ey inananlar, Allah’a, peygamberine ve peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirilmiş olduğu kitaba inanın. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz o, derin bir sapıklık içindir (Nisa 136)
Burada iman edenlere hitap edilerek, onlardan Allah’a, O’nun peygamberine, Kur’an’a ve Kur’an’dan önce indirilen kitaba (cins itibariyle bütün kitaplara) inanıp, bu imanda asla gevşemeden sebat göstermeleri istenmektedir. Sözü edilen bu iman esaslarına inanmak, meleklere ve ahiret gününe inanmayı da gerektirmektedir. Çünkü başka ayetlerle de onlara inanmanın vücubiyetine işaret edilmiştir.
Ayrıca bu ayetin inkarı konu edinen bölümünde; “Her kim Allah’ı, meleklerini. kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse şüphesiz o, derin bir sapıklık içindedir” buyurulmaktadır.
Demek oluyor ki, iman esaslarından yalnız birini bile inkar etmek insanı küfre götürmektedir. Zaten iman esaslarından birini inkar etmek, diğerlerini de inkara götüreceğinde şüphe yoktur.
Mesela,
- Peygamberi inkar eden bir kimsenin, peygamberin tebliği ettiği kitaba inanması düşünülebilir mi?
- Veya kitabı inkar eden bir şahsın meleklere ve ahiret gününe inanması mümkün olur mu?
Bunun için ayetlerin bazısında iman esaslarının yalnız üçünden veya yalnız ikisinden söz edilmesi, hiçbir zaman diğer iman esaslarına inanılsa da olur, inanılmasa da olur, şeklinde bir anlama yol açmaz,
İşte üzerinde durduğumuz ayetler, bu tür zan ve vehimleri hiç bir tevil ve tefsire meydan vermeyecek ölçüde bertaraf etmiş bulunmaktadırlar.
Bunun yanında Hz. Peygamber’in de kendisine inanılması hususunda birçok hadisi vardır. Bunlardan birinde şöyle buyurmaktadır.
- İnsanlar, Allah’tan başka ilah yoktur diye şehadet edinceye, bana ve benim getirdiklerime inanıncaya kadar onlarla savaş yapmakla emrolundum. Eğer bunu yaparlarsa canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak cezayı gerektiren durumları, bunun dışındadır. O takdirde onların durumları Allah’a kalmıştır.
Bu konuda başka bir hadis de Cibril hadisidir:
- Cebrail (a.s.) Hz. Peygamber’e: “Ya Muhammed, İlam nedir? onun hakkında bana bilgi ver demiş, Hz. Peygamber de: İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şahadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, oruç tutman ve gücün yeterse hac etmendir demiştir.
- Cebrail (a.s.) yine, iman nedir? bana ondan da haber ver demiş, Hz. Peygamber de: Iman, Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kadere inanmandır. buyurmuştur.
Görülüyor ki, Hz. Peygamber’e inanmadan imandan ve İslam’dan söz edilemiyeceği, ayet ve hadislerle gayet net bir şekilde ifade edilmiştir. Hz. Peygamber’e inanmak da ona itaat etmeyi ve onun sünnetine tabi olmayı gerektirir.
Yard Doç Dr. Şevki Saka
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Diyanet İlmi Dergisi / 1990 / 1. Sayı