Müslümanın yapmakla yükümlü olduğu üç şey vardır.
- İtikat (inanmak)
- Fiil (inandıklarını yapmak)
- Terk (yasak edilen şeyleri yapmamak)
Yaş haddi olarak veya ihtilam olarak erginleşen akıllı bir kimseye ilk farz olan şey;
Anlayarak şehadet getirmek, yani Allah’ın bir olduğunu, Peygamberin de Onun elçisi olduğunu tasdik etmektir.. Bu şehadet başkasından görüldüğü üzere taklit ile de mümkündür. Bunun için delil aramaya, kıyas getirmeye gerek yoktur. Gaye şüphesiz olarak kesin bir şekilde inanmaktır. Böyle bir inanç sağlandığı zaman gaye tamamlanmış olur.
Bizzat Peygamber (s.a.v), Arap cahillerinin tasdik ve sözleriyle yetinir, ayrıca kendilerine delil öğretmezdi. Bundan dolayı inanıp anlayarak şehadet getiren kimse ilk görevini yapmış ve o an için başka bir farza gerek kalmamıştır. Eğer o anda ölürse Allah’ın emirlerine uymuş ve inançlı bir kişi olarak ölür. Bundan sonra gelen yükümlülükleri gerektiren sebepler, inandığını yapmak, yasak edilenleri yapmamak ve inançla ilgilidir.
Kuşluk vakti, iman eden bir Müslüman, öğleye kadar yaşadığı takdirde kendisine yeni bir farz daha yüklenir. Oda öğle vaktinin girmesiyle, namaz için gerekli olan temizliği öğrenmesi ve namaz kılmayı bilmesidir. Diğer vakitler içinde durum aynıdır
Eğer Ramazan ayına kadar yaşarsa, kendisine yeni bir farz daha yüklenir. Oda oruçla ilgili hükümleri bilmektir. Oruç vaktinin ne zaman başlayıp ne zaman bittiğini, orucun nelerle bozulduğunu ve orucun ne kadar devam ettiğini bilmesi farz olur
Zengin olarak erginleşir ve sonradan zengin olursa o zamanda zekat vermekle yükümlü olur. Ne kadar zekat vereceğini, nasıl vereceğini vs gibi hükümleri bilmesi farzdır. Hatta her çeşit malı olmasa bile, kendi elinde bulunan çeşitlerin zekatını öğrenmekle yükümlüdür.
Haca gelince; Bu farz acele olmadığı için hac mevsiminde hemen hac meselelerini öğrenmek gerekmez. Eğer hemen hac etmek isterse, o zaman hacla ilgili bilgileri öğrenmek farz olur. Öğrenilmesi farz olan bilgiler haccın rükünleri (ana esasları) ve vacipleridir.
Bunları da duruma göre öğrenmek gerekir. Bu durum şahsa göre değişir. Zira bil dilsizin “şu sözü söylemenin haram olduğunu”, bir körün “şuna bakmanın yasak olduğunu” öğrenmeleri farz değildir. Görüldüğü gibi yapılması gereken şeyleri öğrenmenin farz olması şahsa göredir. İnsanın yapamayacağı yasaklarla değil, yapması mümkün olabilen yasaklardan dolayı uyarılması gereklidir.
İnançla İlgili Şeyleri Öğrenmek: Bir kimsenin, içinde doğacak şüpheleri giderecek kadar ilim öğrenmesi farzdır
Mesela: Şehadet kelimesinin anlamından şüphe ederse, bu şüpheyi giderecek kadar ilim öğrenmesi farz olur. Böyle bir şüphe duymayan kimse henüz Yüce Allah’ın vasıflarını, ahirette görüleceğini vs gibi inançla ilgili meseleleri öğrenmeden ölürse, mümin olarak ölür. Ancak öğrenme imkanı olduğu halde, ilim öğrenmek yerine gereksiz şeylerle ve uğraşlarda vaktini ve zamanını tüketecek olursa da bu sefer cezaya maruz kalır.
Allah Resulü (s.a.v) buyuruyor ki; Üç şey insanı yok eder
- Cimrilik
- Arzuların esiri olmak
- Kendini beğenmişlik
Bir Müslümanın çocuğuna şehadet kelimesinden sonra bunun devamı sayılan ölümden sonra dirilmeyi, hesaba çekilmeyi, mizan, cennet ve cehennemi de öğretmesi gerekir.
Zira bu çocuk Peygamber’in (s.a.v) Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu bildikten sonra, onun açıkladığı şeylerin de ne anlama geldiğini bilmesi icap eder. Bu da Allah ve elçisine uyanın cennete, bunları tanımayıp inkar edenin ise cehenneme gideceğini bilmektir.
Kaynak: İmam Gazali / el-İhya / C: I / bkz: 61-65
