1. Anasayfa
  2. BİLGİBANK

Suretlere Aşık Olmak ve Tehlikeleri


Suretlere Aşkın Mahiyeti ve Tehlikesi

Suretlere aşık olmak kişinin sadece dış güzelliğe kapılması, nefsani arzulara yönelmesi ve kalbin hakiki sevgiden uzaklaşması olarak değerlendirilir. Bu tür bir aşk, kulun Allah sevgisini geri plana atmasına, dünyevi tutkularla oyalanmasına ve manevi zararlar görmesine sebep olabilir.

Doktorları yorgun ve bitkin durumda bırakmış bir hastalıktır aşk hastalığı. Allah’a yemin olsun ki, tedavisi olmayan bir hastalık, ölümcül bir zehirdir. Öyle bir hastalık, öyle bir zehirdir ki bir kalbe yapıştı mı pençesinden kurtulmak oldukça güçtür. Aşk ateşi damarlarda yanmaya başladı mı kurtulmak çok zordur.

Suretlere Aşkın Mahiyeti ve Tehlikesi

Suretlere aşkın bazı kısımları vardır Bazen aşk; maşukunu Allah’a eş koşan, onu Allah gibi seven kimsenin tutumunda olduğu gibi küfür olur. Peki ya kalbinde maşukuna beslediği sevgi, Allah sevgisinden daha ileri derecede olan kimsenin hali nasıldır, kim bilir?!

Böyle bir aşkla tutulmuş olan kimse bağışlanmaz. Çünkü bu derecedeki aşk, şirkin en tehlikelisidir. Allah, Zatına şirk koşulmasını bağışlamaz. Ancak gerisinde kalanları silip yok eden bir tevbeyle bağışlanabilir.

Şirk ve küfür içerikli aşkın alameti; Aşık olan kişinin maşukunun rızasını Rabbinin rızasından önde tutmasıdır. Maşukunun hakkı ve hissesiyle Rabbinin hakkı ve itaati çeliştiğinde maşukunun hakkını Rabbinin hakkından önde tutmasıdır. Maşukunun rızasını Rabbinin rızasına tercih etmesidir.

Maşuku için imkanı dahilinde olan en güzel şeyleri, Rabbi için ise -eğer harcayacaksa- en değersiz şeyleri harcamasıdır. Maşukunun rızasını kazanmak, ona ram olmak ve ona yaklaşmak uğrunda elinden geleni yapması; Rabbi için ise -eğer itaat edecekse- maşukundan arata kalan saatleri tahsis etmesidir.

Kulluk Makamının Kaybı

Suretlere aşık olmuş birçok kişinin halini şöyle bir inceleyip düşünün! Yukarıdaki satırlarda anlatılanlara tamı tamına uyduklarını göreceksiniz. Ardından onların içinde bulundukları hali bir kefeye, tevhidlerini ve imanlarını da bir kefeye koyun, Allah ve Rasulünün razı olacağı, adalete uygun şekilde tartın bakalım!

Belki de aşıklardan kimisi maşukuna kavuşmanın, kendisine, Rabbini birlemekten / tevhidden daha sevimli geldiğini açık açık söyleyebilir. Nitekim şu çirkef şair bakın ne demiş:

  • Kondurdukları buseler kadınların dudağıma,
  • Ah ne kadar tatlıydı, kelime-i tevhidden bile

Bir başka çirkef de maşukuna kavuşmayı Rabbinin rahmetinden daha çok arzuladığını -Allah’ım, böyle aşağılık durumlardan Sana sığınırız- açıkça ifade etmiştir:

  • O kadar arzular ki gönlüm vuslatını.
  • Rahmetinden bile fazla Yüce Yaratan’ın

Hiç şüphe yok ki böyle bir aşk, şirkin en büyüğü, en tehlikelisidir.

Aşıkların birçoğu, kalbinde maşukundan başka kimseye yer kalmadığını net olarak ifade eder. Hatta kalbine maşukunun tamamıyla sahip olduğunu söyler. Böylelikle kendileri de bir yönden maşuklarının kulu/ kölesi haline gelmiş olurlar!

Bu durumdaki bir Yaratıcının kulu olmak yerine kendisi gibi yaratılmış olan birinin kulluğuna razı olmuş demektir. Çünkü kulluk, mükemmel düzeyde sevgi ve boyun eğmişlik halidir. Bu ise sevgisini, boyun eğmişliğini, zelilliğini tamamıyla maşukuna arzetmiş, hakiki manadaki kulluğu maşukuna sunmuştur.

Ahlaksız Fiillerden Daha büyük Fenalık

Böyle tehlikeli bir durumun fenalığı ile ahlaksızca işlenen fiiller arasında herhangi bir münasebet yoktur. Çünkü ahlaksızca işlenen fiiller, faili için büyük günah olup hükmü bellidir. Ama bu tür bir aşkın fenalığı, şirkin yol açtığı fenalıktır.

Arif bir şeyh şöyle derdi: Yemin olsun ki o suretle birlikte ahlaksızca işlenen fiille sınanmak, kalbimi o surete kul edecek ve Allah’tan alıkoyup meşgul edecek bir aşkla sınanmaktan benim için daha iyidir

Kaynak: İbnu’l Kayyım el-Cevziyye / ed-Dua ve’d Deva (Kalbin İlacı) / bkz: 432-434

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir