1. Anasayfa
  2. KİŞİSEL GELİŞİM

Hayatımıza Soktuğumuz İnsanlar Bazen Hayatımızın İçine Ediyor


Özel Hayata Tecavüz ve Sınırı aşan İlkeler

Çevremizdeki insanlara yardım etmek için çabalayan bir kültüre sahibiz. Çoğunlukla kendi zamanımızdan çalarak bir başkasına yardımcı olmaya çalışırız. Ailemizdeki bireylerin, bedenimizin ya da ruhumuzun isyanına kadar bu tutumumuza devam ederiz.

Kimiz zaman da karşımızdaki insanlar ya bize yardımcı olmak için ya da olduğunu sanmak için sınırı kaçırırlar.

Çevremize baktığımızda yüzleri ve bedenleri gibi huyları da birbirinden farklı insanlar görürüz. Bu insanların bize yardım etme anlayışınında çok farklı olduğunu bir süre sonra fark ederiz. Kimisi gerçekten yararlı olabilme çabasındayken, kimiside doğrudan merak içinde yardım etme görünümündedir.

Sizi dinlerken ahlayan, vahlayan bir görünümün arkasından bugün neler öğrendin? demenin mutluluğunu yaşamaktadırlar, kendi dünyalarında. Önce ruh dünyamızla ilgili sonra da aile ve iş yaşantımızla ilgili bilgileri almaktan zevk alırlar.

Sadece kendi dünyası ve kendi sorumluluklarıyla ilgili, yaşamın anlamıyla yaşamaya çalışan insanlar için böyle karakterler büyük şaşkınlık yaratır. Onların bu anlamsız mücadelesinin nedenlerini anlamak çok zordur.

Yaşamlarını başkalarıyla ilgili sırları öğrenmeye, onların özel dünyasına girmeye adamışlardır. Bu kişiler çevresindeki insanlara her konu hakkında bilgi sahibi olduklarını, kültürel yapılarının çok iyi olduğunu ballandırarak anlatmalarına rağmen aslında hayatla ilgili çok ciddi bir başarıyı yakalayamamış, sadece kendi benliklerini tatmin etme çabasındadırlar.

Deve Tabanı Sendromu: Hayata Hükmetme İsteği

Hayatımıza soktuğumuz bazı insanlar ne yazık ki Necati Cumali‘nın DEVE TABANI adlı tiyatrosunda dile getirdiği gibi yayılma hastalığına sahiptir.

Öyle ki, evimize iki yaprakla konuk ettiğimiz deve tabanı hızla büyüyüp evimizi kaplamaya, yaşantımızı daraltmaya kalkarlar. İşte deve tabanı gibi bizim hayatımıza yayılan, bir süre sonrada hayatımıza hükmetmeye çalışan bu insanlar giderek ruhumuzu da daraltmaya başlar.

Bizi düşünüyor, seviyor, bizi sahipleniyor düşüncesinin altında bizim üzerimizdeki baskılarını gittikçe arttırırlar. Bir süre sonra artık bizim için yardım etme rollerinden çıkan bu kişiler için hoş zaman geçirmelerini sağlayıcı bir unsur haline geliriz.

Onları gezdirip onlarla boş sohbetler etmenin kendimiz için zaman kaybı olduğu, bu durumda rahatsızlığımız görmezlikten gelinir.

Yardımcı olmanın anlamı değişmiş yerini anlamsız bir sahiplenme almıştır. İstenildiği gibi tersleme, istedikleri gibi fırçalama hakları bulmuşlardır kendilerine.

Kendimizi Korumak

Bu durumda yapılması gereken tek bir şey vardır; O da bencil olmak. Bencil olmak burada bize verilebilecek maddi manevi zararları önlemenin tek yoludur.

Böyle bir durumda, başlangıçta adımıza güzel sıfatlar konulmuşken muhtemelen çok farklı kavramlarla karşı karşıya kalabiliriz; Kıymet bilmez, dostluktan anlamaz, vefasız gibi pek çok yakıştırmaya sahip olabiliriz. Ama hiç bir şey hayatımızın  istemediğimiz bir şekilde akmasından ve ruh sağlığımızdan önemli değildir.

Böylesi durumlar bize gerçek dostların, gerçekten yardım etme çabasında olan kişilerin varlığını hissettirecektir.

Ruhunuzu daraltmayan, yüreğinize ışık saçan dostlara sahip olabilmek ve onları kaybetmemek yaşam becerinizi ortaya koyacaktır.

Kaynak: Betül Erdoğan / Kalbin Mutluluk Rehberi / bkz: 115-116

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir